İhraç edilen teğmenlerin komutanlarından Binbaşı Murat Ertürk de TSK'dan ihracına karşı harekete geçti. Ertürk, "yürütmeyi durdurma talepli" idare mahkemesine dava açarak dikkatleri üzerine çekti. Dilekçesinde teğmenlerin tören sonrası subay andını okumasının disiplinsizlik olmadığını savunan Ertürk, kararın kamuoyunda büyük yankı uyandırdığını belirtti.
İhraç Kararına Karşı Hukuki Mücadele
Albay Alper Topsakal ve Yarbay Halit Türkoğlu'nun ardından Binbaşı Murat Ertürk'ün de idare mahkemesine başvurması, sürecin hukuki boyutunu daha da derinleştirdi. Ertürk, dava dilekçesinde, teğmenlerin eylemlerinin bir disiplinsizlik oluşturmadığını vurgulayarak, ihraç kararının kamuoyunun vicdanını yaraladığını ifade etti. Bu durum, TSK içindeki tartışmaları da beraberinde getirdi.
Ertürk dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: "Teğmenlerin eylemlerinin ‘Hizmete Engel Davranışlarda Bulunmak’ disiplinsizliğinin tipiklik şartını yerine getirmediği daha ilk bakışta tespit edilebilecek bir hukuka aykırılıktır." Bu sözler, kararın hukuki dayanağının sorgulanmasına neden oldu.
Törenin Sona Ermesi ve Disiplinsizlik İddiası
Ertürk, dilekçesinde törenin sona ermesiyle birlikte teğmenlerin eylemlerinin disiplinsizlik olarak değerlendirilemeyeceğini savundu. MSÜ Tören Yönergesi'ne atıfta bulunarak, törenin bitiş anonsuyla tamamlandığını ve protokol ile teğmenlerin tören alanından ayrıldığını belirtti. Bu durum, disiplinsizlik iddiasının zayıflığına işaret etti.
Soruşturma sürecinde yapılan "TSK’ya mesnetsiz iftiralar atılmasına, TSK’nın tartışılmasına ve yıpratılmasına zemin hazırladığı" tespitine de değinen Ertürk, "Bu andın okunması neden mesnetsiz iftiralar atılmasına sebebiyet vermiştir, tarafımızca anlaşılamamaktadır" dedi. Bu ifadeler, soruşturma sürecindeki çelişkilere dikkat çekti.
Dava Süreci ve Beklentiler
Binbaşı Murat Ertürk'ün TSK'ya dönüş davası, benzer durumda olan diğer askeri personel için de umut ışığı olabilir. Mahkeme sürecinin nasıl ilerleyeceği ve kararın ne yönde olacağı merakla bekleniyor. Bu dava, TSK içindeki disiplin uygulamaları ve ifade özgürlüğü konularında önemli bir emsal teşkil edebilir.
Davanın sonucunda, TSK'daki benzer durumdaki diğer personellerin de hukuki yollara başvurması beklenebilir. Bu süreç, TSK'nın geleceği ve iç dinamikleri açısından kritik bir dönüm noktası olabilir.