Gazeteci Ruşen Çakır, Medyascope'taki yazısında CHP İstanbul İl Yönetimi'ne kayyum atanmasının siyasi bir operasyon olduğunu belirtti. Özlem Erkan adlı delegenin başvurusu üzerine İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kayyum kararı aldığını hatırlattı. Çakır, Gürsel Tekin'in CHP'den istifa ettiğini açıklamasının ardından, kayyum atanması öncesinde aidat borçlarını kapatarak üyeliğini yenilediğini vurguladı. Bu durum, Gürsel Tekin'in "kalben" istifa ettiğini ortaya koydu.

Gürsel Tekin Krizi Derinleştiriyor mu?

Ruşen Çakır, Gürsel Tekin'in diğer kayyumlarla yayınladığı videoyu eleştirerek, Tekin'in krizi çözmek yerine derinleştirmek gibi bir misyona sahip olduğunu ifade etti. Çakır'a göre, CHP'nin adliye koridorlarına düşmesi Tekin'in bilgisi dışında gelişmedi. "Krizi kucağında bulmuş gibi görünse de aslında sürecin içinde yer aldı" dedi.

CHP Tabanı Organize Oyunlara Karşı

Çakır, 2 Eylül'den bu yana yaşananların kayyum kararının geri teptiğini gösterdiğini belirtti. Zeytinburnu mitingindeki kalabalığın CHP tabanının tercihini net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Ayrıca, kayyum listesinde yer alan Hasan Babacan ve Müjdat Gürbüz'ün istifalarını da bu tepkiyle ilişkilendirdi.

Ruşen Çakır'ın analizleri, CHP içinde yaşananların sadece hukuki bir süreç olmadığını, aynı zamanda siyasi bir mücadele olduğunu da gözler önüne seriyor. Erdoğan'ın, işbirlikçilere rağmen CHP'nin direncini kıramaması ve CHP tabanının organize oyunlara karşı duruşu, önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmelerin seyrini belirleyecek gibi görünüyor. CHP'nin bu süreçten nasıl bir ders çıkaracağı ve gelecekte nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu.