Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki vize krizi giderek derinleşiyor. Özellikle Almanya ve Fransa gibi büyük ülkelerin yanı sıra, Bulgaristan ve Romanya'nın da Türkiye'ye vize kapılarını fiilen kapatması, Türk vatandaşları için seyahat özgürlüğünü kısıtlıyor. Artık sadece büyük Avrupa ülkeleri değil, sınır komşumuz Bulgaristan bile Türk vatandaşlarına vize randevusu vermekte zorluk çıkarıyor. Ancak asıl büyük sorun, kapıların kapanmasından çok daha derinlerde yatıyor. Türk şirketleri ve çalışanları için Schengen vizesi başvurularında, şirketlerinin son 3 aylık banka harcama dökümlerinin zorunlu evrak olarak istenmesi, büyük bir tartışma yaratıyor.
Neden Şirket Sırları İsteniyor?
Schengen vizesi başvurularında, şirketlerin son 3 aylık banka harcama dökümlerinin istenmesi, AB'nin vize politikalarında yeni bir yaklaşımı temsil ediyor. Bu uygulamanın amacı, başvuru sahiplerinin mali durumlarını daha detaylı inceleyerek, vize suistimallerini ve yasa dışı göçü engellemek olarak açıklanıyor. Ancak bu durum, Türk şirketleri tarafından büyük bir endişeyle karşılanıyor. Şirketler, ticari sırlarının ve rekabet avantajlarının bu şekilde ifşa edilmesinin, kabul edilemez olduğunu savunuyor.
Vize başvurularında istenen belgeler arasında şunlar yer alıyor:
- Pasaport ve kimlik fotokopileri
- Seyahat sağlık sigortası
- Uçak ve otel rezervasyonları
- Şirket faaliyet belgesi
- Son 3 aylık maaş bordroları
- Banka hesap dökümleri
- Şirketin son 3 aylık banka harcama dökümleri
Bu belgelerin tamamı, başvuru sahibinin seyahat amacını ve mali durumunu kanıtlamaya yönelik. Ancak şirketlerin harcama dökümlerinin istenmesi, özel hayatın gizliliği ve ticari sırların korunması ilkeleriyle çelişiyor.
Vize Reddi İçin Yeni Bir Sebep Mi?
Avrupa Birliği'nin, Schengen vizesi için istediği yaklaşık 35 farklı evrakın yanı sıra, şirketlerin üç aylık harcamalarının tamamını göstermemesini de vize reddi sebebi sayması, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Binlerce sayfalık harcama dökümlerini paylaşmayan şirketlerin başvuruları, otomatik olarak reddediliyor. Bu durum, Türk şirketlerinin Avrupa'daki iş ortaklarıyla olan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve ticari faaliyetlerini sekteye uğratabilir.
Konuyla ilgili olarak bir şirket yetkilisi şunları söyledi:
"Bu uygulama, şirketlerimizin ticari sırlarını açıkça ifşa etmeye zorluyor. Rekabet avantajımızı kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Bu durumun bir an önce düzeltilmesi gerekiyor."
Vize Krizi Nasıl Çözülecek?
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki vize krizi, diplomatik görüşmeler ve müzakereler yoluyla çözülmeye çalışılıyor. Ancak, AB'nin vize politikalarındaki katı tutumu ve Türkiye'nin ticari sırların korunması konusundaki hassasiyeti, çözüm sürecini zorlaştırıyor. Vize kolaylığı sağlanması ve şirketlerin ticari sırlarının korunması arasında bir denge bulunması, her iki tarafın da çıkarına olacaktır. Aksi takdirde, vize krizi daha da derinleşebilir ve Türkiye-AB ilişkileri olumsuz etkilenebilir.
Vize krizinin çözümü için atılacak adımlar:
- Diplomatik görüşmelerin hızlandırılması
- Vize başvuru süreçlerinin basitleştirilmesi
- Şirketlerin ticari sırlarının korunması
- Karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesi
Bu adımların atılması, vize krizinin aşılmasına ve Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden rayına oturmasına yardımcı olabilir.
Şirket sırlarının ifşası konusundaki bu yeni uygulama, Türk iş dünyasında büyük bir rahatsızlık yaratmış durumda. Vize başvurularının reddedilmesi ve ticari sırların tehlikeye girmesi endişesi, şirketlerin Avrupa pazarına erişimini zorlaştırabilir. Bu durumun, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkileri daha da gerginleştireceği ve ekonomik işbirliğini olumsuz etkileyeceği öngörülüyor. Umarız en kısa sürede bu soruna bir çözüm bulunur ve şirketlerimiz ticari sırlarını koruyarak Avrupa pazarında rekabet etmeye devam edebilirler.
