17 Nisan 2025 Perşembe

Saraçhane'de Gazetecilere Şok Dava! İmamoğlu Protestosunda Neler Oldu?

İstanbul'da Saraçhane protestolarını takip eden yedi gazeteci hakkında dava açılması, basın özgürlüğü açısından endişe verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Gazetecilerin "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" iddiasıyla yargılanacak olması, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Peki, bu davanın arka planında neler var ve gazeteciler neden hedef gösteriliyor?

Saraçhane Protestoları ve Gazetecilerin Gözaltına Alınması

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından Saraçhane'de başlayan protestolar, birçok gazeteci tarafından yakından takip edildi. Ancak, 24 Mart sabahı, bu protestoları izleyen gazeteciler Kurtuluş Arı, Gökhan Kam, Bülent Kılıç, Yasin Akgül, Ali Onur Tosun, Zeynep Kuray ve Hayri Tunç gözaltına alındı. Gazeteciler, "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçlamasıyla 25 Mart'ta tutuklandı.

Bu olay, Türkiye ve uluslararası basın kuruluşları tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Gazetecilerin haber yapma özgürlüğünün engellenmesi ve tutuklanmaları, basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendirildi. Yapılan itirazlar sonucunda, gazeteciler 27 Mart'ta tahliye edildi.

İddianame ve Savcılık Gerekçesi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, gazetecilerin "gazetecilik ve foto muhabirliği faaliyeti kapsamında olay yerinde bulunduklarını beyan ettikleri ancak yapılan dosya tetkikinde şüphelilerin beyanlarını doğrulayacak nitelikte olay yerinde gazetecilik faaliyetini ifa ettiklerine dair kollukça herhangi bir tespit yapılmadığı" belirtildi. Savcılık, bu nedenle gazetecilerin beyanlarına itibar etmediğini ifade etti.

Bu gerekçe, gazetecilik mesleğinin doğasına aykırı bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Gazetecilerin olay yerinde bulunmaları ve haber yapmaları, mesleklerinin gereği olarak kabul edilmelidir. Savcılığın, gazetecilerin beyanlarını doğrulayacak delil arayışı, basın özgürlüğünü kısıtlayıcı bir tutum olarak eleştiriliyor.

Peki, gazeteciler bu süreçte neler yaşadılar? İşte bazı detaylar:

  • Gözaltı süreci: Gazeteciler, gözaltına alındıktan sonra uzun süre sorgulandılar ve tutuklandılar.
  • Tutukluluk hali: Tutuklu kaldıkları süre boyunca, haber yapma imkanlarından mahrum bırakıldılar.
  • Tahliye kararı: Yapılan itirazlar sonucunda tahliye edildiler, ancak haklarındaki dava devam ediyor.

Davanın Muhtemel Sonuçları ve Basın Özgürlüğü Üzerindeki Etkisi

Saraçhane'de protestoları takip eden gazetecilere açılan dava, basın özgürlüğü açısından önemli bir sınav niteliği taşıyor. Dava sonucunda gazetecilerin mahkum edilmesi, Türkiye'deki basın özgürlüğüne yönelik baskının daha da artmasına neden olabilir. Öte yandan, gazetecilerin beraat etmesi, basın özgürlüğünün korunması açısından olumlu bir mesaj verecektir.

Bu dava, sadece yargılanan gazetecileri değil, tüm gazetecileri ve basın kuruluşlarını etkileyecek potansiyele sahip. Gazetecilerin haber yapma özgürlüğünün kısıtlanması, kamuoyunun doğru ve eksiksiz bilgiye erişimini engelleyecektir. Bu nedenle, davanın adil bir şekilde sonuçlanması ve gazetecilerin beraat etmesi, Türkiye'deki demokrasinin ve basın özgürlüğünün korunması açısından büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, Saraçhane'deki protestoları takip eden gazetecilere açılan dava, Türkiye'deki basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Bu davanın sonucu, Türkiye'deki gazetecilerin gelecekteki çalışma koşullarını ve kamuoyunun bilgiye erişimini doğrudan etkileyecektir. Umarız adalet yerini bulur ve gazeteciler beraat eder.

İlgili Haberler