İstanbul'da gerçekleşen ve İran ile E3 ülkeleri (İngiltere, Fransa, Almanya) arasındaki nükleer anlaşmanın geleceğini belirleyecek kritik toplantı sona erdi. Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde yapılan görüşmelerin detayları henüz kamuoyuyla paylaşılmazken, tarafların açıklamaları merakla bekleniyor. Toplantının sonucu, bölgedeki siyasi dengeler ve nükleer anlaşmanın geleceği açısından büyük önem taşıyor.

Nükleer Anlaşmanın Geleceği Belirsizliğini Koruyor

2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma, İran'ın nükleer programını sınırlandırarak uluslararası yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Ancak, 2018'de ABD'nin anlaşmadan çekilmesi ve yeniden yaptırımlar uygulamaya başlamasıyla süreç çıkmaza girdi. İran da anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak askıya aldı. İstanbul'daki toplantı, anlaşmanın yeniden canlandırılması için bir fırsat olarak görülüyordu. Ancak, taraflar arasındaki görüş ayrılıkları devam ediyor. Özellikle, İran'ın nükleer faaliyetlerindeki son gelişmeler ve uranyum zenginleştirme oranındaki artış, Batılı ülkeler nezdinde endişe yaratıyor.

Nükleer anlaşmanın tarafları arasındaki temel anlaşmazlık noktaları şunlar:

• İran'ın nükleer programının kapsamı ve denetimi
• ABD'nin yaptırımları kaldırma takvimi
• Anlaşmanın gelecekteki olası ihlallerine karşı alınacak önlemler

İstanbul'daki Görüşmelerden Beklentiler

İstanbul'daki toplantıdan somut bir sonuç çıkıp çıkmayacağı henüz belirsiz. Ancak, tarafların bir araya gelerek diyalog kurması, sorunun çözümü için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Diplomatik kaynaklar, toplantıda tüm seçeneklerin masaya yatırıldığını ve tarafların birbirlerinin pozisyonlarını daha iyi anlamaya çalıştığını belirtiyor. Görüşmelerin ilerleyen günlerde de devam etmesi bekleniyor.

Nükleer silahların yayılmasını önlemek ve bölgedeki istikrarı sağlamak için diplomatik çabaların sürdürülmesi büyük önem taşıyor. İstanbul'daki görüşmelerin, bu amaca hizmet etmesi umuluyor.

İstanbul'da sona eren nükleer görüşmeler, İran ile Batılı ülkeler arasındaki gerginliği azaltma potansiyeli taşısa da, henüz somut bir ilerleme kaydedilemedi. Anlaşmazlıkların devam etmesi, bölgedeki istikrarı tehdit ederken, nükleer silahlanma riski de artıyor. Önümüzdeki günlerde yapılacak diplomatik girişimler, bu kritik sürecin seyrini belirleyecek.