
Ayşe Ünlüce'den Şok Sözler: "Belediye Başkanı Örgütün İçinden!"
Eskişehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, son açıklamasıyla siyaset gündemine bomba gibi düştü. "Belediye Başkanı da örgütün içinden değil mi ki?" sözleriyle uzun süredir tartışılan bir konuya açıklık getirdi. Bu ifade, Ünlüce'nin sadece bir unvan taşımadığını, aynı zamanda "örgüt" kavramını içselleştirdiğini gösteriyor. Halkla, partisiyle ve kökleriyle bağını koparmayan bir siyasetçi profili çiziyor.
Örgüt ve Demokrasi Anlayışı
Ayşe Ünlüce, örgütün bir parçası olmanın sadece düşünce belirtmekle sınırlı olmadığını, aynı zamanda demokratik katkı sunma sorumluluğunu da beraberinde getirdiğini vurguluyor. Ancak Ünlüce'nin buradaki temel farkı, müdahil olmayı belediye imkanlarını kullanmak, işçileri yönlendirmek veya gizli kapılar ardında liste hazırlamak olarak görmemesi. Aksine, örgüt iradesinin özgürce tecelli edebileceği demokratik bir zemin oluşturmayı hedefliyor.
Geçmişten Dersler Çıkarmak
Eskişehir, geçmişte kendi personeline baskı yapan, doldur-boşalt listeleriyle örgütü zedeleyen uygulamalara şahit oldu. Hatta bu tür uygulamaları savunan belediye başkanları ve il başkanları bile görüldü. Danışma kurullarında "ben yaptım oldu" mantığıyla hareket eden, sözde demokrasi savunucuları bugünlerde demokrasi naraları atıyor. Ancak Ayşe Ünlüce, geçmişte yargıçlık yapmış bir hukukçu olarak, "güç bende, ne istersem yaparım" anlayışına karşı çıkıyor. Onun yerine, "adil olacağım, ortamı herkes için eşit kılacağım" iradesini ortaya koyuyor.
Değişim ve Adalet Vurgusu
Bugün değişimden, adaletten ve yeni bir başlangıçtan söz ediliyorsa, bu sadece sözde kalmamalı. Özde demokrat olmak gerekiyor. Koltuğu için her yolu mübah görenlerle, demokratik ilkelere bağlı kalanlar arasındaki fark tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Ayşe Ünlüce’nin bu tavrı, sadece Eskişehir’de değil, ülke genelinde siyasetin nasıl olması gerektiğine dair bir örnek teşkil ediyor: Tarafsız, ilkeli, şeffaf ve adil…
- Tarafsızlık
- İlkeli Olmak
- Şeffaflık
- Adalet
Ayşe Ünlüce'nin bu yaklaşımı, siyasetin sadece güç ve çıkar odaklı olmadığını, aynı zamanda adalet, şeffaflık ve demokratik değerlere bağlılıkla da yürütülebileceğini gösteriyor. Eskişehir'de başlayan bu umut ışığı, belki de tüm Türkiye'ye yayılabilir ve siyasetin çehresini değiştirebilir. Çünkü umut böyle yeşerir. Güven böyle kurulur. Değişim ancak böyle olur.