
Kritik Minerallerde Arz Güvenliği Alarmı! Tedarik Zinciri Tehlikede Mi?
Enerji dönüşümünün kritik oyuncuları olan minerallerdeki arz güvenliği endişeleri, küresel tedarik zincirini tehdit ediyor. Özellikle kobalt, lityum, nikel, manganez ve grafit gibi minerallerin üretimindeki yoğunlaşma, yeni bir jeopolitik bağımlılık riskini beraberinde getiriyor. Peki, bu durum enerji dönüşümünü nasıl etkileyecek? İşte detaylar...
Kritik Mineraller Neden Bu Kadar Önemli?
Enerji dönüşümünde kullanılan kritik mineraller, temel teknolojilerin geliştirilmesinde hayati bir rol oynuyor. Bu mineraller, pil ve batarya üretiminin yanı sıra yenilenebilir enerji teknolojilerinin yaygınlaşması için de vazgeçilmez ham maddeler arasında yer alıyor. Ancak, bu kaynakların çıkarılması sınırlı sayıda ülkede yoğunlaşmış durumda. Örneğin:
- Dünya kobalt rezervlerinin yüzde 50'sinden fazlası Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde bulunuyor.
- Grafit üretiminin yüzde 78'i Çin'de gerçekleşiyor.
- Kobaltın yüzde 76'sı Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde üretiliyor.
- Nikelin yüzde 60'ından fazlası Endonezya'da üretiliyor.
Bu durum, arz güvenliği açısından önemli riskler oluşturuyor ve piyasa rekabetini zayıflatıyor. Artan talep ise birçok kritik ham maddenin fiyatlarında keskin yükselişlere neden oluyor.
Çin'in Kritik Mineral Tekeli: Jeopolitik Bağımlılık Riski
Türkiye Madenciler Derneği Çevre Koordinatörü Caner Zanbak, Çin'in son 20-25 yılda kritik mineral madenciliği ve işleme alanında büyük ilerleme kaydettiğini ve bu sayede yeşil enerji ve ileri teknoloji tedarik zincirinde belirleyici bir güç haline geldiğini belirtiyor. Zanbak, "Çin'in, kritik minerallere yönelik aldığı ihracat kısıtlama kararları, diğer büyük ekonomilerde enerji dönüşümü ve ileri teknoloji ürünlerinin imalatı açısından önemli bir küresel jeopolitik bağımlılık riski yaratıyor" diyor.
Zanbak ayrıca, kobalt, grafit ve nikel dışındaki mineral cevherlerinin belirli ülkelerde yoğunlaşmasının, bu ülkeleri ABD, Avrupa Birliği, Japonya ve Güney Kore gibi küresel ekonomilerin başlıca aktörleri için odak noktası haline getirdiğini vurguluyor. Bu durum, söz konusu kaynaklara sahip ülkelerin katma değerli ham madde üretiminin kendi sınırları içinde yapılmasını sağlamak amacıyla uyguladığı ihracat politikaları ve iç siyasi istikrarsızlıkların kritik minerallerin arz güvenliğini tehdit ettiğini gösteriyor.
Kritik Minerallerde Stratejik Ortaklıklar Artıyor
Büyük ekonomiler, kritik mineral arz güvenliğini korumak için bu cevherlere sahip ülkelerle stratejik ortaklıklar kurmaya ve ham madde stoklamaya başladı. Ülkelerin ihtiyaç duydukları ham maddeleri temin etmekte zorlanabileceğine işaret eden Zanbak, "Bu nedenle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınma planlarında imalat sanayisinin ihtiyaçlarını doğru belirlemeleri, gerekli ham madde kaynaklarını geliştirmeleri ve tedarik riskini azaltacak temin stratejileri uygulamaları gerekir" değerlendirmesinde bulunuyor.
Türkiye'nin jeolojik kaynak ve mineral çeşitliliği açısından zengin olduğunu vurgulayan Zanbak, hazırlanmakta olan ekonomik gelişme ve ham madde temin eylem planlarının daha hızlı bir şekilde uygulamaya konulmasında yarar olduğunu belirtiyor.
Kritik minerallerdeki arz güvenliği endişeleri, küresel tedarik zincirini tehdit ederken, ülkeler stratejik ortaklıklar kurarak ve ham madde stoklayarak bu riskleri azaltmaya çalışıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ise imalat sanayisinin ihtiyaçlarını doğru belirleyerek, gerekli ham madde kaynaklarını geliştirmesi ve tedarik riskini azaltacak stratejiler uygulaması büyük önem taşıyor. Önümüzdeki yıllarda ham madde tedarik riskleri nedeniyle dünya önemli ticaret savaşlarına sahne olabilir.













