Gazze'de yaşanan son olay, bölgedeki kırılgan ateşkes umutlarını bir kez daha gölge düşürdü. İsrail Ordusu'nun Gazze kentinde yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı bir okulu hedef alması, uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. Saldırıda çoğu çocuk olmak üzere 10 Filistinli yaralandı.

Okul Bombalandı, Siviller Hedefte mi?

Gazze'deki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal'ın açıklamalarına göre, İsrail Ordusu'na ait bir insansız hava aracı (İHA),Gazze kentinin orta kesiminde bulunan Derec Mahallesindeki bir okulu bombaladı. Sözcü, saldırının okulun kapısına ve arka bahçesindeki bir çadıra yönelik olduğunu belirtti. Okulun, sivillerin korunması gereken güvenli bir bölgede bulunduğu vurgulandı. Bu durum, saldırının kasıtlı olup olmadığı sorusunu akıllara getirdi.

Sözcü Basal, saldırıda aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 10 Filistinli sivilin yaralandığını ve yaralıların El-Ehli Baptist Hastanesine kaldırıldığını bildirdi. Özellikle yaralanan çocukların durumunun kritik olduğu belirtildi. Bu durum, uluslararası yardım kuruluşlarının ve sağlık ekiplerinin bölgeye acil müdahalesini gerektiriyor.

Ateşkes İddiaları ve Saldırılar

İsrail Ordusu'nun, Gazze Şeridi'nde varılan ateşkese rağmen çeşitli iddialarla Filistinlilere yönelik saldırılarına devam etmesi, ateşkesin ne kadar sürdürülebilir olduğu konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Ateşkes süreci, ABD Başkanı Donald Trump'ın 9 Ekim'de Mısır'da devam eden müzakerelerde İsrail ile Hamas'ın Gazze'de ateşkes planının ilk aşamasını onayladığını duyurmasıyla başlamıştı. Ancak, sahada yaşananlar bu iyimser tabloyu desteklemiyor.

Müzakerelerin yapıldığı Mısır'da anlaşma imzalanırken ateşkes, İsrail hükümetinin onayıyla 10 Ekim'de devreye girmişti. İsrail Ordusu'nun anlaşmada belirtildiği üzere "Sarı Hat"ta çekilmesinin ardından Gazze Şeridi'nde ateşkesin aynı gün yürürlüğe girdiği açıklanmıştı. Ancak, bu açıklamalara rağmen saldırıların devam etmesi, ateşkesin sadece kağıt üzerinde kaldığı izlenimini uyandırıyor.

Bu tür olaylar, bölgedeki gerilimi tırmandırarak barış umutlarını zayıflatıyor. Sivillerin korunması ve uluslararası hukuka uyulması, kalıcı bir çözüm için hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, şiddet sarmalı devam edecek ve bölgede istikrarın sağlanması daha da zorlaşacaktır.