Gazeteci Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi'nden Kanal İstanbul projesiyle ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı. Projenin ilk başta bir seçim kampanyası aracı olduğunu, sonradan rant kapısına dönüştüğünü ve hatta Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunun dahi bu projeyle bağlantılı olabileceğini iddia etti. Altaylı'nın bu açıklamaları, siyaset gündemine bomba gibi düştü.

Kanal İstanbul: Bir Seçim Kampanyası Bombası mıydı?

Altaylı, projenin 2011 seçimleri öncesinde Erol Olçok tarafından kendisine sunulduğunu belirterek, "Elinde koca koca çizimlerle Erol Olçok beni aradı. ‘Kanal İstanbul’ dedi. Çılgın proje buydu. Seçim kampanyası için üretildi. Yapılmak üzere değil, heyecan yaratmak için hazırlandı" ifadelerini kullandı. Projenin başlangıçta sadece bir reklam hamlesi olarak tasarlandığını, ancak daha sonra farklı amaçlara hizmet etmeye başladığını vurguladı.

Körfez Yatırımcıları ve Montrö Antlaşması İddiası

Altaylı'nın iddiasına göre, proje zamanla rant projelerinin bir parçası haline geldi. İstanbul Havalimanı çevresinde Körfez'den gelen yatırımcılar ve AKP'li kodamanlar sahneye çıktı. Ayrıca, bazı ülkelerin projeyi Montrö Antlaşması'nı delmenin bir yolu olarak gördüğünü ve ABD'nin Karadeniz'e askeri güç çıkarma isteğiyle projenin Batı için de bir fırsata dönüştüğünü iddia etti.

İmamoğlu'nun Tutukluluğu ve Proje Arasındaki Bağlantı

Altaylı, yazısının sonunda Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğu ile Kanal İstanbul projesi arasında bir bağlantı kurarak şunları söyledi: "İmamoğlu sadece Cumhurbaşkanı adayı olduğu için değil, Kanal İstanbul’a engel görüldüğü için de içeride olabilir." Bu iddia, projenin siyasi boyutunu ve olası sonuçlarını daha da derinleştirdi.

Fatih Altaylı'nın bu iddiaları kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Projenin geleceği ve Ekrem İmamoğlu'nun durumu hakkında yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Kanal İstanbul projesi, sadece bir inşaat projesi olmanın ötesinde, siyasi, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla Türkiye'nin gündeminde kalmaya devam edecek gibi görünüyor.