
Danıştay'dan Sansür Şoku! O Genelge Yine İptal Edildi!
Danıştay 10. Dairesi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Evin Barış Altıntaş’ın açtığı davada Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2021’de yayımladığı tartışmalı ‘ses ve görüntü kaydı’ alınmasını yasaklayan genelgeyi ikinci kez iptal ederek büyük bir yankı uyandırdı. Bu karar, ifade ve basın özgürlüğü açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Danıştay, söz konusu genelgenin polis müdahalesi sırasında ses ve görüntü kaydını yasaklamasının, ifade ve basın özgürlüğünü sınırladığına hükmetti.
Danıştay'dan Hukuki Gerekçe
Mahkeme, Anayasa’nın 13. maddesine atıfta bulunarak, temel hak ve özgürlüklerin yalnızca yasayla sınırlandırılabileceğini vurguladı. Bir genelgeyle bu haklara müdahale edilmesinin hukuka aykırı olduğuna karar veren Danıştay, basının kamuoyunu bilgilendirme görevinin, ifade ve haber alma özgürlüğünün korunmasını gerektirdiğinin altını çizdi. Kararda, “Basının kamuoyunu bilgilendirme görevi, ifade ve haber alma özgürlüğünün korunmasını gerektirir. Bu özgürlükler ancak yasayla sınırlandırılabilir. Genelgeyle getirilen yasak bu ilkeye aykırıdır” ifadelerine yer verildi.
Daha Önce de İptal Edilmişti
Danıştay 10. Dairesi, Mayıs 2024’te de CHP ve Türkiye Gazeteciler Sendikası ile birlikte çok sayıda baro ve sivil toplum kuruluşunun açtığı davada yine ‘iptal’ kararı vermişti. Davalar ayrı dosya olduğu için Danıştay benzer kararları farklı tarihlerde verdi. Bu son kararın farkı, duruşmalı görülmesi ve bireysel başvuru üzerine alınması. Böylece mahkeme, bu düzenlemenin sadece kurumlara değil, bireylerin temel haklarına da aykırı olduğunu tescillemiş oldu.
İfade ve Basın Özgürlüğü Neden Önemli?
İfade ve basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Bu özgürlükler, bireylerin düşüncelerini serbestçe ifade edebilmelerini, bilgiye erişebilmelerini ve kamuoyunu bilgilendirebilmelerini sağlar. İfade özgürlüğü, farklı görüşlerin tartışılmasına ve toplumun daha bilinçli kararlar almasına olanak tanır. Basın özgürlüğü ise, medyanın hükümetin ve diğer güç odaklarının eylemlerini denetlemesini, yolsuzlukları ortaya çıkarmasını ve kamuoyunu bilgilendirmesini mümkün kılar. Bu özgürlüklerin kısıtlanması, toplumun bilgiye erişimini engeller, eleştirel düşünceyi baskılar ve demokrasinin işleyişini zayıflatır.
- Bilgiye Erişim: İfade ve basın özgürlüğü, bireylerin çeşitli kaynaklardan bilgi edinmesini sağlar.
- Eleştirel Düşünce: Farklı görüşlerin serbestçe ifade edilebilmesi, eleştirel düşünceyi teşvik eder.
- Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Basın özgürlüğü, hükümetin ve diğer kurumların eylemlerinin şeffaf bir şekilde denetlenmesini sağlar.
- Demokratik Katılım: İfade özgürlüğü, bireylerin siyasi süreçlere aktif olarak katılımını destekler.
Danıştay'ın bu kararı, Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğünün korunması adına önemli bir adım olarak değerlendirilirken, benzer davaların ve tartışmaların gelecekte de yaşanabileceği öngörülüyor. Kararın, ifade ve basın özgürlüğünün sınırları konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirmesi ve bu alanda daha geniş bir toplumsal mutabakatın sağlanmasına katkıda bulunması bekleniyor.