Boşanmak İçin Dayak Şart Mı? Kadınların Sessiz Çığlığı!
Son Dakika

Boşanmak İçin Dayak Şart Mı? Kadınların Sessiz Çığlığı!


16 June 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 16 June 2025

Boşanma, bir evliliğin sadece yasal olarak sona ermesi değil, aynı zamanda birçok kadın için toplumsal bir yargılama, psikolojik bir yıpranma ve yalnızlığa itilme sürecinin başlangıcıdır. Ne yazık ki Türkiye'de boşanmaya karar veren kadınlar, eğer "gerçek bir mağduriyetleri" yoksa, yani aldatılmamış veya şiddet görmemişlerse, toplum tarafından sorgulanmaya başlanırlar. Hatta eşlerinin "iyi bir adam" olduğu düşünülüyorsa, bu karar çoğu zaman gereksiz ve nankörlük olarak addedilir. Peki, evlilik sadece fiziksel şiddet veya sadakatsizlikten mi ibarettir? Elbette ki hayır.

Evlilikte Duygusal İhtiyaçlar Neden Göz Ardı Ediliyor?

Evlilik, duygusal tatmin, saygı, ortak yaşamdan alınan doyum ve kişisel gelişim alanlarının desteklendiği bir ilişkidir. Kadınlar evlilik içinde duygusal yalnızlık, sürekli eleştirilme, yok sayılma, değersizlik duygusuyla mücadele ediyorsa, bu durum bir "boşanma gerekçesi" değil midir? Boşanmak isteyen kadınlara ilk yöneltilen sorular genellikle şu şekildedir: "Seni aldatmamış ki?", "Şiddet uygulamamış ki?", "İyi kötü bakıyor işte!". Bu tür söylemler, kadının yaşadığı içsel sıkışmışlığı tamamen görmezden gelir. Oysa birçok kadın, evlilik içinde maruz kaldığı görünmeyen psikolojik şiddetin ağır yükünü taşımakta zorlanır. Sürekli susmak, yutkunmak, anlatamamak, anlatılsa da dinlenmemek… İşte bu noktada bir kadın için "yeter" dediği an, genellikle toplum için "neden?" sorusunun başladığı andır.

Toplumsal Yargılar ve Kadınların Yalnızlığı

Dışarıdan bakıldığında birçok evlilik kusursuz gibi görünebilir. Erkek "eve ekmek getiren", "çocukları seven" bir baba figürü olarak tanımlanırken, kadının içsel çöküşü ise adeta görünmez hale gelir. Psikolojik yorgunluk, duygusal ihmal, yıllarca bastırılmış beklentiler… Tüm bu birikimler kadını tüketir. Ancak kadın boşandığında, "şımarık", "sabırsız", "aileyi yıkan kadın" gibi acımasız yaftalarla karşı karşıya kalır. Ne yazık ki boşanma sürecinde birçok kadın yapayalnız bırakılır. Sadece mahkeme salonlarında değil, çoğu zaman akraba sofralarında dahi yargılanır. "Çocukların için katlanmalıydın", "biraz sabretseydin geçerdi" gibi söylemler, kadının yaşadığı derin tükenmişliği tamamen görmezden gelir.

Boşanma Sonrası Yeniden Yapılanma Süreci

Bir evlilik içinde yaşanan duygusal yıkım, boşandıktan sonra da kadının peşini bırakmaz. Toplumsal etiketler, ekonomik bağımsızlık mücadelesi, aile desteğinin kaybı ve en önemlisi de içsel suçlulukla baş etmek zorunda kalır. Bu ağır yükün altında birçok kadın psikolojik olarak ciddi zorluklar yaşar. Kadınların boşanma kararı öncesi ve sonrasında yaşadıkları duygusal sürece kulak vermek yerine, hala "neden boşandın?" sorusunu sormaya devam ediyoruz. Oysa sormamız gereken asıl soru, "Bu kadın bu noktaya nasıl geldi?" olmalıdır. Duygusal ihmal, kontrolcü davranışlar, bireysel özgürlüğün kısıtlanması, kadının kendi hayatının öznesi olmasının engellenmesi… Bunların hiçbiri gözle görülmeyen, ancak ruhu derinden kemiren unsurlardır. Ve boşanma, işte bu görünmeyen yıpranmanın sessiz bir çığlığıdır. Kadınların hayatını tehdit eden tek şiddet türü fiziksel olan değildir. Duygusal şiddet, ekonomik baskı, sessiz manipülasyonlar da en az bir yumruk kadar yıkıcıdır. Ve ne yazık ki bunlar, evliliğin içindeyken görünmediği gibi, boşanma sonrası da sorgulanmaz. Kadının yaşadığı tükenmişlik, "ama seni dövmemiş ki" cümlesiyle adeta silinip atılır. Oysa görünmeyen bu derin yaralar, kişinin ruhsal bütünlüğünü zedeler ve yaşam kalitesini derinden etkiler. İşte tam da bu nedenle, boşanma süreci yalnızca hukuki bir ayrışma değil, aynı zamanda ciddi bir psikolojik yeniden yapılanma sürecidir. Bu dönem, bireyler için yoğun duygusal çalkantılarla geçen, yaşamın en zorlu safhalarından biri olabilir. Psikolojik destek almak, kişinin yaşadığı kayıp, öfke, suçluluk, korku ve belirsizlik gibi duygularla sağlıklı bir şekilde başa çıkmasına yardımcı olur. Aynı zamanda karar verme becerilerinin korunması, öz güvenin yeniden inşası ve yeni yaşam düzenine uyum sağlanması açısından da son derece önemlidir. Özellikle çocukların da sürece dâhil olduğu durumlarda, hem ebeveynlerin hem de çocukların psikolojik olarak desteklenmesi, duygusal travmaların en aza indirilmesine büyük katkı sağlar. Profesyonel bir uzmandan alınan destek sayesinde birey, bu zorlu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatabilir ve yeniden yapılanma yolculuğuna güçlenerek devam edebilir.

Unutmayalım ki, boşanma süreci, kadınlar için hem hukuki hem de psikolojik olarak yeniden doğuşun başlangıcı olabilir. Toplum olarak, kadınların bu zorlu süreçte yanında olmalı, onları yargılamak yerine desteklemeliyiz.