
Kavrulmuş Toprak: Orman Yangını Faciası ve Sessiz Çığlık!
O sabah kuş sesleri yoktu. Kekliklerin ötüşünü her sabah duyduğu tepeler, simsiyah bir sessizliğe bürünmüştü. Toprak, gece boyunca yediği ateşi sabah hâlâ kusuyordu. Gökyüzü kızıl bir kefene sarınmış gibiydi. Sanki gök bile utanıyordu aşağı bakmaya. Ali dede, bastonuyla yürüdü yamaca. Yetmiş yıl önce kendi elleriyle diktiği fidanlardan kurduğu o orman, artık yoktu. Bir zamanlar altında dinlendiği çam ağacının yerinde sadece is vardı. Kara, sönmüş, sessiz.
Dizlerinin bağı çözüldü. Çöktü toprağa. Parmağıyla kazıdı yere. Sıcaktı hâlâ. "Yanıyor," dedi, "içimiz gibi." Köyün çocukları geldi sonra. Sessizce dizildiler yamaca. İçlerinden biri çömeldi yere. Elini uzattı. Yanmış bir kaplumbağa kabuğu tuttu eline. Bir şey demedi. Kabuğu öylece tuttu. Küçük ellerinde büyük bir utanç gibi durdu o parça. Sessizlik, çocuklara bile geçmişti artık.
Orman Yangınının Sebebi Ne?
Ali dede birden dönüp baktı çocuklara. — Bu ormanı kim yaktı? dedi. Kimse cevap vermedi. Çünkü cevabı herkes biliyordu. O gün oraya gelen birileri vardı. Piknik yapanlar. Ateş yakanlar. Belki biri izmarit attı yere. Belki cam şişe bıraktı. Belki de sadece unuttular. Söndürmediler. Gittiler.
Rüzgâr geldi sonra. Ateş büyüdü. Orman yandı. Toprak kavruldu. Ağaçlar devrildi. Yuva yapan kuşlar yok oldu. Karıncalar, sincaplar, yılanlar… Hepsi sustu. Yalnızca ağaçlar mı yandı sanıyorsunuz? Bir çobanın serinlediği taş yandı. Uçurtma uçurulan tepe yandı. Suyun geçtiği gölgelik yandı. Bir çocukla dedesinin beraber dinlendiği yer yandı. Kimi zaman dua, kimi zaman türkü olan rüzgâr bile yandı.
Yangın Söndürme Çalışmaları
Gün ilerledikçe helikopterler geldi. İtfaiyeciler, orman işçileri, gönüllüler… Hepsi uğraştı, didindi. Gün battığında alevler durulmuş gibiydi ama içteki yanış geçmemişti.
Ertesi sabah Ali dede yamaca çıktı. Önünde simsiyah bir dünya vardı artık. Ne kuş sesi vardı ne rüzgârın uğultusu. Sadece is kokusu. Sadece kül. Bir taşın üzerine oturdu, bastonunu yanına koydu. "Yangın bitti," dedi biri arkasından. Ali dede başını kaldırmadan cevap verdi: "Yok evlat… Yangın daha yeni başladı."
Bu orman yangını, sadece ağaçların ve hayvanların kaybı değil, aynı zamanda bir yaşam biçiminin, bir kültürün ve umutların da küle dönmesidir. Ali dedenin feryadı, hepimizin duyması gereken bir çığlıktır. Bu felaketten ders çıkarıp, doğayı korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin sorumluluğundadır.