İngiltere ve Galler Yeşil Partisi'nin yeni başkanı Zack Polanski oldu. Eski bir aktör ve hipnoterapist olan Polanski, "eko-popülist" olarak tanımlıyor ve sağa karşı mücadelede popülist taktikler kullanacağını savunuyor. Bu durum, İngiltere solunda hem umutları hem de kaygıları beraberinde getirdi.

Polanski'nin Zaferi ve Vaatleri

Polanski, seçim kampanyasında Nigel Farage ve partisi Reform UK'nin medya odaklı tarzını benimseyeceğini ve partinin söylemini güçlendireceğini vadetti. Üyelerin yaklaşık %85'inin desteğini alarak başkan seçilen Polanski, zafer konuşmasında "servet ve iktidarın" bugünkü sahiplerinden geri alınması gerektiğini söyledi. Ayrıca, Farage gibi "şarlatanların" işçi sınıfını kullandığını ve milyarderlerin desteğiyle demokrasileri mahvettiğini iddia etti.

Polanski'nin stratejisi, doğrudan kendi dinleyici kitlesini oluşturmak amacıyla haftalık podcast yayınlamaya başlamak oldu. Bu, Birleşik Krallık'ta bir parti lideri tarafından yapılan ilk podcast yayını olma özelliğini taşıyor.

Medya ve Siyasi Dengeler

Yeşil Parti, şu anda Avam Kamarası'nda dört sandalyeye sahipken, Nigel Farage'ın Reform partisi de aynı temsil gücüne sahip. Ancak Farage ve partisi, yıllardır medyada çok daha geniş yer buluyor. Loughborough Üniversitesi'nin araştırmasına göre, Reform, en çok öne çıkan üçüncü parti ve Farage, medyada daha fazla yer alıyor. Polanski, bu boşluğu doldurmayı hedefliyor.

Newcastle Üniversitesi'nden Siyaset Bilimi Profesörü Alistair Clark, bu dengesizliğin partilerin vurguladıkları konularla ilgili olduğunu belirtiyor. Clark'a göre, Reform UK, kamuoyunun daha çok kaygılandığı konuları gündeme getiriyor ve Farage, medyaya istediklerini sunma konusunda usta bir lider. Yeşiller ise medyada yer edinme konusunda daha az başarılı ve karmaşık mesajlar veriyor.

Sınıf Temelli Siyaset ve Sol İttifak Beklentisi

Polanski'nin stratejisi, partinin geleneksel çevreci platformunun ötesine geçerek, sınıf temelli siyasete ve geçim sıkıntısına odaklanmayı amaçlıyor. Bu yaklaşım, İşçi Partisi'nin sağa kaymasının yarattığı boşluğu doldurmayı hedefliyor. Ancak Clark, bu stratejinin riskli olduğunu ve partinin mevcut seçmenlerinin çevre konularına olan ilgisini azaltabileceğini belirtiyor.

Öte yandan, Polanski'nin partinin çekim gücünü artırma hedefi, Zarah Sultana ve Jeremy Corbyn'in kurdukları yeni sol partiyle de rekabeti gündeme getirecek. Yeşil Parti tabanının bir bölümü, aşırı sağın yükselişini durdurmak için Corbyn ile işbirliği yapılabileceğine inanıyor.

Yeşil Parti'nin önündeki en büyük engel ise seçim sistemi. Birleşik Krallık'ta dar bölge-çoğunluk sistemi geçerli olduğu için, küçük partilerin başarılı olması zorlaşıyor. Avrupa'da ise nispi temsil sistemleriyle Yeşil partiler daha fazla öne çıkmayı başardı.

Zack Polanski'nin liderliğindeki Yeşil Parti'nin, Farage'ın taktiklerini kullanarak nasıl bir başarı elde edeceği ve İngiliz siyasetinde nasıl bir etki yaratacağı merakla bekleniyor. Partinin, sınıf temelli siyaset ve sol ittifak arayışları, İngiltere'deki siyasi dengeleri değiştirebilir. Ancak, seçim sistemi ve medya engelleri, partinin önünde aşılması gereken önemli zorluklar olarak duruyor.