
Türkiye'de Şok Değişim! Neler Oluyor? Toplumun Yeni Yüzü!
İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan "Toplumun Görünümü 2024" raporu, Türkiye'nin sosyal yapısındaki çarpıcı dönüşümleri gözler önüne seriyor. Nüfusun yaşlanması, doğurganlık oranının düşmesi ve tek kişilik hanelerin sayısındaki artış gibi önemli değişimler, Türkiye'nin geleceği hakkında önemli ipuçları sunuyor. Sağlık ve hukuk sistemlerine olan talebin rekor seviyelere ulaşması ise dikkat çekici bir diğer nokta.
Demografik Dönüşüm: Yaşlanan Türkiye
Rapora göre, Türkiye'de nüfus artış hızı yüzde 1,1'e gerilerken, doğurganlık oranı ise 1,51'e düştü. Bu durum, nüfusun giderek yaşlandığına işaret ediyor. 65 yaş üstü nüfusun oranı yüzde 10,6'ya yükselirken, yaşlı bağımlılık oranı ise yüzde 15,5'e çıktı. Uzmanlar, 2030'lu yıllardan itibaren yaşlıların baskın demografik grup haline geleceği konusunda uyarıyor.
Hane halkı büyüklüğü de azalmaya devam ediyor. Ortalama hane halkı büyüklüğü 3,11 kişiye düşerken, çekirdek aile oranı yüzde 38'e geriledi. Her beş haneden biri artık tek kişilik. Boşanmalardaki artışla birlikte tek ebeveynli hane oranının da yükselmesi dikkat çekiyor.
Sağlık ve Hukuk Sistemlerinde Yoğun Talep
Türkiye'de sağlık sistemine başvuru oranı son 20 yılda dört kat artarak 2023'te kişi başına ortalama 11,4 başvuruya ulaştı. Bu durum, Türkiye'yi OECD ülkeleri içinde Güney Kore ve Japonya'dan sonra hekime en fazla başvuru yapılan ülke konumuna getirdi. Ancak bu yoğun talep, sistem üzerinde sürdürülemez bir baskı yaratıyor.
Hukuk sisteminde de benzer bir durum söz konusu. 2023'te 2,86 milyon yeni dava açılırken, toplam dosya yükü 5 milyona yaklaştı. Yargı personeli sayısındaki yüzde 60'lık artışa rağmen, dosya yükünün hafiflememesi dikkat çekiyor.
Eğitim ve İstihdamdaki Değişimler
Kadınların ortalama eğitim süresi 8,6 yıla yükselirken, istihdam oranı yüzde 32,5 ile tarihi zirveye ulaştı. Bu durum, kadınların iş gücüne katılımının arttığını ve eğitim seviyelerinin yükseldiğini gösteriyor.
Raporda, 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin göç hareketlerini kökten etkilediği de vurgulanıyor. Deprem kaynaklı göç oranı yüzde 0,007'den yüzde 14,47'ye fırlarken, sadece dört ilden 650 bin kişi göç etti. Doğudan batıya göç eğilimi devam ederken, Ankara, Ege, Akdeniz ve Marmara şehirleri göç almaya devam etti. İstanbul ise 2018'den bu yana net göç veriyor.
Doğurganlık Neden Düşüyor?
Raporun yazarı Enes Koru, Türkiye'de doğurganlığın son yılların en çok tartışılan toplumsal meselelerinden biri haline geldiğini belirtiyor. Koru, "Kamuoyundaki yaygın kanaat, bu düşüşün temel nedeninin ekonomik zorluklar ve geleceğe dair belirsizlikler olduğu yönünde. Ancak doğurganlıktaki gerilemeyi yalnızca ekonomik saiklerle açıklamak, meselenin çok katmanlı yapısını göz ardı ediyor. Eğitim düzeyindeki artış, kırda yaşamın çözülmesi ve dijitalleşmenin gündelik yaşamı dönüştürmesi gibi kültürel ve toplumsal etkenler de belirleyici rol oynuyor" şeklinde konuştu.
Koru, özellikle yükseköğretimin agresif bir şekilde genişlemesiyle birlikte toplumun genel eğitim seviyesinin önemli ölçüde yükseldiğini vurguluyor. "Eğitimli, iş gücüne katılmak isteyen ve hayatını planlamak isteyen yeni bir birey profili ortaya çıktı. Evlenme yaşı arttı. Buna paralel olarak toplumsal normlar, yaşam tarzı ve beklentiler dönüştü" dedi.
İLKE Vakfı'nın "Toplumun Görünümü 2024" raporu, Türkiye'nin sosyal yapısında yaşanan hızlı ve köklü değişimleri ortaya koyuyor. Nüfusun yaşlanması, doğurganlık oranının düşmesi, tek kişilik hanelerin artması ve sağlık ile hukuk sistemlerine olan talebin yükselmesi gibi faktörler, Türkiye'nin geleceği için önemli ipuçları sunuyor. Bu değişimlere uyum sağlamak ve geleceğe yönelik politikalar geliştirmek, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınması için hayati önem taşıyor.