
İzdemir Santrali'nde Şok Gelişme: Yeni Keşif ve Bilirkişi İncelemesi!
İzmir'in Aliağa ve Foça ilçelerinde bulunan İzdemir Termik Santrali-II, tartışmaların odağında olmaya devam ediyor. Mahkeme kararlarına rağmen faaliyetlerini sürdüren santral, yeni bir keşif ve bilirkişi incelemesi ile yeniden gündeme geldi. Hukukçular ve çevre savunucuları, santralin ruhsatsız çalıştığını ve santrale karşı açılan davaların yüksek maliyetlerle engellendiğini iddia ediyor. Peki, İzdemir Santrali'nde neler oluyor? İşte detaylar...
İzdemir Santrali'nde Hukuki Süreç Nasıl İlerledi?
İzdemir Termik Santrali için verilen iki ayrı “ÇED olumlu” kararı, 2016 ve 2018 yıllarında mahkeme tarafından iptal edildi. Ancak, bu kararlar uygulanmadı ve santral faaliyetlerine devam etti. 2019'da yurttaşların başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, 2023'te “özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Ruhsatsız çalıştığı tespit edilen santral, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından mühürlendi. Ancak, 6 Mart'ta verilen yeni “ÇED olumlu” kararıyla, Nisan ayında yeniden faaliyete geçti. Çevre ve hukuk örgütleri, bu karara karşı yeni bir dava açtı.
Termik santrale karşı açılan davanın avukatlarından İpek Sarıca, ÇED kararlarında adil bir değerlendirmenin yapılmadığını belirtiyor. Sarıca, santralin 2009/7 sayılı genelge üzerinden yeniden “ÇED olumlu” kararı aldığını hatırlatarak, şu ifadeleri kullanıyor:
“Bu genelgede diyor ki ‘Eğer bir durdurma kararı varsa sen önlem faaliyetleri için çalışmalarına devam edebilirsin, önlemlerini alabilirsin.’ Ayrıca ÇED'in iptaline gerekçe gösterilen nedenler genele bir etki etmiyorsa yeniden ÇED başvurusu yapılabilinir. AYM, ilk iptal kararında zeytinlik alanlarına verilen zararları gerekçe göstermişti. Ancak şirket bu sefer ‘Tesisten çıkan külleri zeytinlik alanda toplamıyorum, o külleri satıyorum’ dedi. Biz geçtiğimiz aylarda bu kararın iptali için başvuruda bulunduk."
Avukat Sarıca, yapılan itiraz doğrultusunda termik santralde yeni bir keşif ve bilirkişi gözlemi yapılacağını, ancak bu işlem için talep edilen yüksek ücretlerin dava açılmasını zorlaştırdığını vurguluyor.
Çevre Davalarında Yüksek Maliyetler Ne Anlama Geliyor?
İpek Sarıca, çevre davalarındaki yüksek bilirkişi ücretlerinin, vatandaşların hak arama özgürlüğünü kısıtladığını ifade ediyor. Sarıca'ya göre, 282 bin TL gibi yüksek bir miktarın talep edilmesi, birçok insanın davalarından vazgeçmesine neden oluyor. Sarıca, santralin uzun süre ruhsatsız çalıştığını ve bu durumun denetlenmediğini belirterek, yetkililerin sorumluluğunu sorguluyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin santrali mühürlemesine rağmen, bakanlığın bir gün sonra "ÇED olumlu" kararı vermesi, durumun vahametini gözler önüne seriyor. Peki, bu durum ne anlama geliyor?
- Denetimsizlik: Santralin uzun süre ruhsatsız çalışması ve bu durumun tespit edilmemesi, ciddi bir denetimsizlik olduğunu gösteriyor.
- Yüksek Maliyetler: Bilirkişi ücretlerinin yüksekliği, vatandaşların dava açmasını engelliyor.
- Çevre Hakkı İhlali: Santralin faaliyetleri, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açıyor.
Aliağa'daki Kirlilik İzmir Körfezi'ne Kadar Ulaşıyor!
İpek Sarıca, termik santralin havayı kirlettiğini ve "geleceği çaldığını" vurguluyor. Aliağa'daki kirliliğin İzmir Körfezi'ne kadar ulaştığını belirten Sarıca, santrale karşı 60'dan fazla yurttaşın şikayetçi olduğunu söylüyor. Sarıca, çevre hakkının yaşam hakkı kadar önemli olduğunu ancak bu hakkın yeterince korunamadığını ifade ediyor.
İzdemir Termik Santrali'ne karşı verilen mücadele devam edecek. Çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle santralin faaliyetlerinin durdurulması için hukuk mücadelesi sürdürülecek. Aliağa ve İzmir halkı, temiz bir çevrede yaşama hakkı için mücadeleye devam edecek.