İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları, sadece bölgede değil, savaşa katılan askerlerin ruh sağlığı üzerinde de derin izler bırakıyor. Yayımlanan son araştırmalar, Gazze'deki çatışmalara katılan İsrailli yedek askerlerin önemli bir kısmının travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşadığını ve bu durumun askerlerin göreve dönüş oranlarını ciddi şekilde etkilediğini ortaya koyuyor. Peki, bu durumun ardında yatan nedenler neler? Askerler neden göreve dönmekte zorlanıyor?
Gazze Askerlerinde Travma Sonrası Stres Bozukluğu Alarmı
Tel Aviv Üniversitesi bünyesindeki İsrail Ulusal Stres ve Dayanıklılık Merkezi Müdürü Yair Bar-Haim liderliğinde yürütülen bir araştırma, Gazze çatışmalarına katılan İsrailli yedek askerlerin yaklaşık %12'sinin şiddetli travma sonrası stres bozukluğu semptomları gösterdiğini ve bu nedenle tekrar göreve dönemediğini ortaya koydu. Bu oran, savaşın askerler üzerindeki psikolojik etkisinin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırmada ayrıca, askerlerin bir diğer %12'lik bölümünde ise klinik teşhis konulmamış olsa da, psikolojik sorunların askerlik görevlerini yerine getirme istek ve yeteneklerini olumsuz etkilediği belirtiliyor.
Bu bulgular, modern savaşların sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir yıkım da yarattığını gösteriyor. Askerler, savaş alanında yaşadıkları travmatik olaylar nedeniyle uzun süreli psikolojik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu durum, hem askerlerin kişisel yaşamlarını hem de ordunun operasyonel kapasitesini olumsuz etkiliyor.
Hizmete Dönüş Oranlarında Ciddi Düşüş
Araştırma sonuçları, Gazze savaşının başlarında %100 olan yedek askerlerin hizmet çağrılarına dönüş oranının, son dönemde %75 ile %80 aralığına kadar düştüğünü gösteriyor. Bu düşüşün ardında yatan çeşitli nedenler bulunuyor. Ekonomik ve ailevi sorumluluklar, hükümete olan güvenin zedelenmesi, savaşın adaletsiz yükü, sürecin uzaması ve hedeflerin belirsizliği gibi faktörler, askerlerin göreve dönüş isteğini azaltıyor. Ancak en önemli etkenlerden biri, askerlerin Gazze savaşında tekrar tekrar şok edici durumlarla karşı karşıya kalmasının, psikolojik dayanıklılıklarını zayıflatması ve bu durumun hizmet çağrılarını reddetme nedenlerinin başında gelmesi.
Bu durum, ordunun insan kaynakları yönetimi açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor. Hizmete dönüş oranlarındaki düşüş, ordunun operasyonel gücünü azaltırken, kalan askerler üzerindeki yükü artırıyor. Bu da, askerlerin moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyerek, daha fazla psikolojik sorun yaşamalarına neden olabiliyor.
Travmanın Uzun Vadeli Etkileri
Gazze'deki çatışmalara katılan askerlerin yaşadığı travmanın uzun vadeli etkileri, sadece askerlerin kişisel yaşamlarını değil, tüm toplumu etkileyebilir. Travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunlar, askerlerin aile ilişkilerini, sosyal yaşamlarını ve iş hayatlarını olumsuz etkileyebilir. Bu durum, toplumda şiddet, suç ve madde bağımlılığı gibi sorunların artmasına da neden olabilir.
Bu nedenle, Gazze'deki çatışmalara katılan askerlere yönelik kapsamlı bir psikolojik destek programı oluşturulması büyük önem taşıyor. Bu program, askerlerin yaşadığı travmayı atlatmalarına, psikolojik sağlıklarını yeniden kazanmalarına ve topluma yeniden entegre olmalarına yardımcı olmalıdır. Ayrıca, toplumun da bu konuda bilinçlendirilmesi ve askerlere karşı anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Gazze'deki çatışmaların askerler üzerindeki psikolojik etkileri, savaşların sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir yıkım da yarattığını bir kez daha gösteriyor. Bu durum, savaşların önlenmesi, çatışma çözümü ve barışın sağlanması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, savaşların yarattığı travmalar, nesilden nesile aktarılarak toplumların geleceğini tehdit etmeye devam edecektir.