15 Mayıs 2025 Perşembe

Emine Ülkü Araz Cinayeti: Sığınma Evleri Çare Olmadı!

İstanbul Çekmeköy'de yaşanan ve tüm Türkiye'yi derinden sarsan Emine Ülkü Araz cinayeti, kadına yönelik şiddetin önlenmesindeki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi. Geçtiğimiz yıl evli olduğu erkek tarafından hunharca katledilen Emine Ülkü Araz'ın, ölümünden önce üç kez sığınma evi değiştirdiği ve eşi Hakan Araz hakkında da polis tarafından üç defa işlem yapıldığı ortaya çıktı. Bu durum, mevcut koruma mekanizmalarının yetersizliğini ve acil önlemler alınması gerektiğini bir kez daha vurguluyor.

Sığınma Evleri ve Koruma Kararları Yeterli Mi?

Emine Ülkü Araz'ın yaşadığı trajik olay, sığınma evlerinin ve koruma kararlarının kadına yönelik şiddeti önlemede ne kadar etkili olduğu sorusunu akıllara getiriyor. Üç kez sığınma evi değiştirmesine rağmen, Emine Ülkü Araz'ın şiddetten kurtulamaması, sistemdeki ciddi boşlukları işaret ediyor. Uzmanlar, sığınma evlerinin sayısının artırılmasının yanı sıra, bu evlerde kalan kadınlara yönelik psikolojik destek, mesleki eğitim ve ekonomik bağımsızlık gibi konularda da daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini belirtiyor.

Kadın cinayetleri, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın önemli bir sorunudur. Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünya genelinde her gün ortalama 137 kadın, aile içi şiddet sonucu hayatını kaybediyor. Bu durum, kadına yönelik şiddetin küresel bir sorun olduğunu ve uluslararası düzeyde iş birliği yapılması gerektiğini gösteriyor.

  • Sığınma evlerinin sayısı artırılmalı.
  • Sığınma evlerinde kalan kadınlara psikolojik destek sağlanmalı.
  • Kadınlara mesleki eğitim imkanları sunulmalı.
  • Ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları için destek olunmalı.
  • Koruma kararlarının etkinliği artırılmalı.

Çekmeköy'deki Korkunç Cinayet Nasıl Yaşandı?

Emine Ülkü Araz, Çekmeköy'deki evinde eşi Hakan Araz tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Olayın ardından Hakan Araz tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Ancak, Emine Ülkü Araz'ın daha önce yaşadığı şiddet ve sığınma evi deneyimleri, bu cinayetin önlenebilir olduğunu gösteriyor. Eğer mevcut koruma mekanizmaları daha etkili olsaydı, belki de Emine Ülkü Araz bugün hayatta olabilirdi.

Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önemli adımlar atılmış olsa da, hala yapılması gereken çok şey var. Özellikle, koruma kararlarının uygulanması, sığınma evlerinin iyileştirilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi gibi konularda daha fazla çaba gösterilmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, her kadın cinayeti, önlenebilir bir trajedidir ve bu trajedilerin yaşanmaması için hepimizin sorumluluk alması gerekmektedir.

Kadın Cinayetlerine Karşı Toplumsal Farkındalık

Kadın cinayetleri, sadece hukuki bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi ve farkındalık yaratılması büyük önem taşıyor. Medyanın, sivil toplum kuruluşlarının ve eğitim kurumlarının bu konuda önemli bir rolü bulunuyor. Kadın cinayetlerine karşı sessiz kalmamak, bu tür olayların yaşanmasının önüne geçmek için hepimizin sorumluluğundadır.

Emine Ülkü Araz'ın yaşadığı acı olay, kadına yönelik şiddetin ne kadar vahim boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gösterdi. Sığınma evlerinin yetersizliği, koruma kararlarının etkinliğinin sorgulanması ve toplumsal farkındalığın artırılması gibi konularda acil adımlar atılması gerekiyor. Umuyoruz ki, Emine Ülkü Araz'ın ölümü, kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni bir dönemin başlangıcı olur ve benzer трагедий bir daha yaşanmaz.

İlgili Haberler