OECD'nin son raporu, Türkiye'deki ev işleri dengesizliğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Rapora göre, Türk kadınları ev işlerinde erkeklerden tam 3.5 kat daha fazla zaman harcıyor. Bu durum, Türkiye'yi Avrupa'da ev işi eşitsizliğinde lider konumuna yerleştiriyor. Peki, bu eşitsizliğin ardında yatan sebepler neler ve bu durumun sonuçları neler?

Ev İşlerinde Eşitsizlik: Türkiye'nin Acı Gerçeği

OECD'nin detaylı analizine göre, Türkiye'deki kadınlar günde ortalama 305 dakika yani 5 saatten fazla ücretsiz ev işi yapıyor. Bu süre, erkeklerin aynı işlere ayırdığı sürenin katbekat üzerinde. Bu durum, sadece bir istatistik değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ev içindeki somut bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ev işleri denildiğinde akla gelenler ise oldukça çeşitli:

• Yemek hazırlama
• Bulaşık yıkama
• Çamaşır yıkama ve ütüleme
• Temizlik
• Çocuk bakımı

Bu işlerin büyük bir bölümünün kadınlar tarafından yapılması, kadınların iş hayatına katılımını da olumsuz etkiliyor. Kadınların ev işlerine ayırdığı zaman, onların eğitim, kariyer ve sosyal aktivitelere katılımını kısıtlayabiliyor.

Eşitsizliğin Nedenleri ve Sonuçları

Türkiye'deki ev işi eşitsizliğinin birçok nedeni bulunuyor. Geleneksel toplumsal roller, kadınların ev işlerinden sorumlu olduğu algısı, eğitim seviyesi ve ekonomik faktörler bu nedenlerin başında geliyor. Özellikle kırsal bölgelerde ve düşük gelirli ailelerde bu eşitsizlik daha belirgin bir şekilde yaşanıyor. Bu eşitsizliğin sonuçları ise oldukça ağır:

• Kadınların iş gücüne katılımının azalması
• Ekonomik bağımsızlıklarının kısıtlanması
• Stres ve tükenmişlik sendromu
• Sağlık sorunları
• Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesi

Bu durumun önüne geçilmesi için, toplumsal farkındalığın artırılması, eğitimde eşitlikçi yaklaşımların benimsenmesi ve ev işlerinin paylaşımının teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca, devletin de bu konuda destekleyici politikalar geliştirmesi büyük önem taşıyor.

OECD raporu, Türkiye'deki ev işi eşitsizliğinin sadece bir sorun olmadığını, aynı zamanda çözülmesi gereken bir toplumsal mesele olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu eşitsizlikle mücadele, kadınların güçlenmesine, toplumsal refahın artmasına ve daha adil bir toplumun inşa edilmesine katkı sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki, ev işleri sadece kadınların değil, tüm aile bireylerinin sorumluluğundadır.