Birleşmiş Milletler (BM), Suriye ekonomisinin yeniden canlandırılması için yaptırımların hafifletilmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı. BM Güvenlik Konseyi'nde düzenlenen oturumda, Suriye'deki gelişmeler ele alındı ve yaptırımların hafifletilmesinin ülkenin toparlanması için kritik bir adım olduğu belirtildi. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Suriye'deki durumun hassasiyetine dikkat çekerek, uluslararası toplumdan daha fazla destek talep etti.
Suriye'deki Siyasi Geçiş ve İstikrar
Pedersen, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani'nin katılımıyla gerçekleşen oturumda, Şeybani'nin bölgesel istikrarı teşvik etme ve uluslararası düzeyde yapıcı bir şekilde angaje olma taahhüdünü takdir ettiğini belirtti. Suriye'nin içinden çıkmaya çalıştığı kötü yönetim, çatışma, ihlaller ve yoksulluk mirasının, modern çağda herhangi bir devletin veya halkın karşı karşıya kaldığı en ağır yüklerden biri olduğunu ifade etti. Bu nedenle, sürecin doğası gereği durumun son derece kırılgan olduğuna dikkat çekti.
Pedersen, tüm Suriyelilerin ülkenin siyasi geleceğini şekillendirme sürecine anlamlı bir şekilde katılabilmesini sağlayacak gerçek bir siyasi kapsayıcılığa ve uluslararası toplumdan gelecek gerçek desteğe ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Suriye'de hukuki boşluğun kısmen doldurulduğunu, ancak siyasi geçiş için tam kapsayıcı bir çerçevenin gerekli olduğunu ifade etti. Ayrıca, Suriye yönetiminin ülkenin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda veya batısında hiçbir silahın devlet kontrolü dışında kalmamasını sağlama yönünde kararlı olduğunu belirtti.
Pedersen, "Bu süreç karmaşık ve zaman alacaktır. Zamanında ve yeterli uluslararası destek alan kapsayıcı yönetişim yapılarının bulunduğu bir siyasi ortam, kalan silahlı grupların ulusal orduya entegre edilmesini ve silahsızlandırılmasını kolaylaştıracaktır." diye konuştu.
İsrail Saldırıları ve Suriye'nin Toprak Bütünlüğü
Suriye'nin toprak bütünlüğünü ihlal eden İsrail saldırılarının, aynı zamanda ülkedeki geçiş sürecini de baltaladığını vurgulayan Pedersen, şu görüşleri paylaştı:
"Bu saldırılar sona ermelidir. 1974 tarihli Kuvvetlerin Ayrılması Anlaşması'na tam uyulması çağrımı yineliyor, bu Konsey'in İsrail'i, Suriye'de toprak kazanımı peşinde olmadığı yönündeki taahhüdüne bağlı kalması için sorumlu tutması gerektiğini hatırlatıyorum. İsrail, Suriye'nin egemenliğine, toprak bütünlüğüne, birliğine ve bağımsızlığına saygı duymalı ve geri çekilmelidir. Özellikle diplomasiye açık bir alanın bariz biçimde mevcut olduğu düşünüldüğünde, son derece çatışmacı olan bu yaklaşımın haklı bir gerekçesi yoktur."
Ekonomik Durum ve Yaptırımların Etkisi
Pedersen, Suriye'deki ekonomik durumun da "felaket" düzeyinde olduğunu ve insani yardımların giderek azaldığını dile getirerek, bu durumun da büyük bir tehlike teşkil ettiğini aktardı. Başarılı bir siyasi istikrar ve geçişin, gerçek bir ekonomik toparlanma ve istikrar olmadan mümkün olmadığının altını çizen Pedersen, yaptırımların hafifletilmesine dair bugüne kadar alınan önlemleri memnuniyetle karşıladığını kaydetti. Ayrıca, ülke içinde ve dışında yaşayan hemen hemen tüm Suriyelilerin, yaptırımların daha büyük ölçekte ve daha hızlı hafifletilmesi çağrısında birleştiğini ifade etti.
Pedersen, "Bu, Suriye ekonomisinin yeniden canlandırılması, bölgeden somut destek sağlanması ve birçok kişinin ülkelerini yeniden inşa etme çabalarına aktif olarak katılabilmesi açısından hayati öneme sahiptir." ifadesini kullandı. Aynı zamanda yatırımlar, ihracat ve hizmetlere yönelik yaptırımların daha da gevşetilmesi gerektiğine işaret eden Pedersen, bu bağlamda, yardım etmek isteyen ülkelerin, ikincil yaptırımlardan korkmaksızın bunu yapabileceklerinden emin olmaları gerektiğini söyledi.
İnsani Kriz ve Yardım Çağrısı
BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Joyce Msuya da Suriye'de nüfusun yaklaşık dörtte üçünün insani yardıma muhtaç olduğunu söyleyerek, ülkedeki insani krizin derinleştiği uyarısında bulundu. Ülke nüfusunun yarısından fazlasının gıda güvencesizliğiyle mücadele ettiğini aktaran Msuya, 7 milyon kişinin ise yerinden edildiğini dile getirdi. Msuya, BM'nin yerel ortaklarla birlikte hayati insani yardım sağlamaya çalıştığını, ancak güvenlik sorunlarının kırsal bölgelere erişimi sınırladığını anlattı.
Msuya, insani yardım çalışmalarının sürdürülebilmesi için daha fazla finansmana ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, "Bugüne kadar yalnızca 186 milyon dolarlık yardım toplandı. Bu, 2025'in ilk yarısı için belirlenen ihtiyaçların yüzde 10'undan azını karşılayabilir." görüşüne yer verdi. Fon eksikliğinin sahadaki operasyonlara doğrudan yansıdığını aktaran Msuya, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) Suriye'deki personel sayısında yüzde 30'luk bir azalma öngördüğünü ve mevcut finansman eksikliği nedeniyle 122 toplum merkezinin yarısından fazlasının yaza kadar kapanma riskiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Sonuç
BM'nin Suriye'ye yönelik yaptırımların hafifletilmesi çağrısı, ülkenin içinde bulunduğu derin ekonomik ve insani krizin aşılması için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Siyasi istikrarın sağlanması, İsrail saldırılarının sona ermesi ve uluslararası toplumun daha fazla destek sağlaması, Suriye'nin yeniden toparlanma sürecinde önemli rol oynayacak. Aksi takdirde, insani ihtiyaçların boyutu BM'nin müdahale kapasitesini aşacak ve milyonlarca Suriyelinin geleceği belirsizliğe sürüklenecek.