Kasım 27, 2024

İbrahim Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu! İbrahim Suresi anlamı ve fazileti nedir?

[ad_1]

İbrahim Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu nedir? İbrahim Suresi anlamı merak konusu oldu. Surede Hz. İbrahim Peygamberden ve ailesinden bahsettiği için bu ismi almıştır.

İBRAHİM SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU NEDİR?

1.Elif lam ra kitabün enzelnahü ileyke li tuhricen nase minez zulümati ilen nuri bi izni rabbihim ila sıratıl azızil hamıd

2.Allahillezı lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve veylül lil kafirıne min azabin şedıd

3.Ellezıne yestehıbbunel hayated dünya alel ahırati ve yesuddune an sebılillahi ve yebğuneha ıveca’ ülaike fı dalalim beıyd

4.Ve ma erselna mir rasulin illa bi lisani kavmihı li yübeyyine lehüm fe yüdıllüllahü mey yeşaü ve yehdı mey yeşa’ ve hüvel azızül hakım

5.Ve le kad erselna musa bi ayatina en ahric kavmeke minez zulümati ilen nuri ve zekkirhüm bi eyyamillah inne fı zalike le ayatil li külli sabbarin şekur

6.Ve iz kale musa li kavmihizkuru nı’metellahi aleyküm iz encaküm min ali fir’avne yesumuneküm suel azabi ve yüzebbihune ebnaeküm ve yestahyune nisaeküm ve fı zaliküm belaüm mir rabbiküm azıym

7.Ve iz teezzene rabbüküm le in şekertüm le ezıdenneküm ve le in kefertüm inne azabı leşedıd

8.Ve kale musa in tekfüru entüm ve men fil erdı cemıan fe innellahe le ğaniyyün hamıd

9.E lem ye’tiküm nebeüllezıne min kabliküm kavmi nuhıv ve adiv ve semude vellezıne mim ba’dihim la ya’lemühüm ilellah caethüm rusülühüm bil beyyinati fe raddu eydiyehüm fı efvahihim ve kalu inna kefarna bima ürsiltüm bihı ve inna le fı şekkim mimma ted’unena ileyhi mürıb

10.Kalet rusülühüm e fillahi şekkün fatıris semavati vel ard yed’uküm li yağfira leküm min zünubiküm ve yüehhıraküm ila ecelim müsemma kalu in entüm illa beşerum mislüna türıdune en tesudduna amma kane ya’büdü abaüna fe’tuna bi sültanim mübın

11.Kalet lehüm rusülühüm in nahnü illa beşerum mislüküm ve lakinnellahe yemünnü ala mey yeşaü min ıbadih ve ma kane lena en ne’tiyeküm bi sültanin illa bi iznillah ve alellahi fel yetevekkelil mü’minun

12.Ve ma lena ella netevekkele alellahi ve kad hedana sübülena ve lenasbiranne ala ma azeytümuna ve alellahi fel yetevekkelil müteveklkilun

13.Ve kalellezıne keferu li rusülihim le nuhricenneküm min erdına ev leteudünne fı milletina fe evha ileyhim rabbühüm le nühlikennez zalimın

14.Ve le nüskinennekümül erda mim ba’dihim zalike li men hafe mekamı ve hafe veıyd

15.Vesteftehu ve habe küllü cebbarin anıd

16.Miv veraihı cehennemü ve yüska mim main sadıd

17.Yetecerrauhu ve la yekadü yüsığuhu ve ye’tıhil mevtü min külli mekaniv ve ma hüve bi meyyit ve miv veraihı azabün ğalıyz

18.Meselüllezıne keferu bi rabbihim a’malühüm keramadinişteddet bihir rıhu fı yevmin asıf le yakdirune mimma kesebu ala şey’ zalike hüved dalalül beıyd

19.E lem tera ennellahe halekas semavati vel erda bil hakk iy yeşe’ yüzhibküm ve ye’ti bi halkın cedıd

20.Ve ma zalike alellahi bi azız

21.Ve berazu lillahi cemıan fe kaled duafaü lillezınestekberu inna künna leküm tebean fe hel entüm muğnune anna min azabillahi min şey’ kalu lev hedanellahü le hedeynaküm sevaün aleyna ecezı’na em saberna ma lena mim mehıys

22.Ve kaleş şeytanü lemma kudıyel emru innellahe veadeküm va’del hakkı ve veadtüküm fe ahleftüküm ve ma kane liye aleyküm min sültanin illa en deavtüküm festecebtüm lı fe la telumunı ve lumu enfüseküm ma ene bi musrihıküm ve ma entüm ib musrihıyy innı kefertü bima eşraktümuni min kabl innez zalimıne lehüm azabün elım

23.Ve üdhılellezıne amenu ve amilus salihati cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha bi izni rabbihim tehıyyetühüm fıha selam

24.E lem tera keyfe darabellahü meselen kelimeten ttttayyibeten ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitüv ve fer’uha fis sema’

25.Tü’tı üküleha külle hıynim bi izni rabbiha ve yadribüllahül emsale lin nasi leallehüm yetezekkerun

26.Ve meselü kelimetin habısetin ke şeceratin habısetinictüsset min fevkıl erdı ma leha min karar

27.Yüsebbitüllahüllezıne amenu bil kavlis sabiti fil hayatid dünya ve fil ahırah ve yüdılüllahüz zalimıne ve yef’alüllahü ma yeşa’

28.E lem tera ilellezıne beddelu nı’metellahi küfrav ve ehallu kavmehüm daral bevar

29.Cehennem yaslevneha ve bi’sel karar

30.Ve cealu lillahi endadel li yüdıllu an sebılih kul temetteu fe inne mesıyraküm ilen nar

31.Kul li ıbadiyellezıne amenu yükıymus salate ve yünfiku mimma razaknahüm sirrav ve alaniyetem min kabli ey ye’tiye yevmül la bey’un fıhi ve la hılal

32.Allahüllezı halekas semavati vel erda ve enzele mines semai maen fe ahrace bihı mines semerati rizkal leküm ve sehhara lekümül fülke li tecriye fil bahri bi emrih ve sehhara lekümül enha

33.Ve sehha lekümüş şemse vel kamera daibeyn ve sehhara lekümül leyle ven nehar

34.Ve ataküm min külli ma seeltümuh ve in teudu nı’metellahi la tuhsuha innel insane le zalumün keffar

35.Ve iz kale ibrahımü rabbic’al hazel belede aminev vecnübnı ve beniyye en na’büdel asnam

36.Rabbi innehünne adlelne kesıram minen nas fe men tebianı fe innehu minnı ve men asanı fe inneke ğafurur rahıym

37.Rabbena innı eskentü min zürriyyetı bi vadin ğayri zı zer’ın ınde beytikel muharrami rabbena li yükıymus salate fec’al ef’idetem minen nasi tehvı ileyhim verzukhüm mines semerati leallehüm yeşkürun

38.Rabbena inneke ta’lemü ma nuhfı ve ma nı’lin ve ma yahfa alellahi min şey’in fil erdı ve la fis sema’

39.Elhamdü lillahillezı vehebe lı alel kiberi ismaıyle ve ishak inne rabbı le semıud düa’

40.Rabbic’alnı mükıymes salati ve imn zürriyyetı rabbena ve tekabbel düa’

41.Rabbenağfir lı ve li valideyye ve lil mü’minıne yevme yekumül hısab

42.Ve la tahsebennellahe ğafilen amma ya’melüz zalimun innema yüehhıruhüm li yevmin teşhasu fıhil ebsar

43.Mühtııyne mükniıy ruusihim la yerteddü ileyhim tarfühüm ve ef’idetühüm heva’

44.Ve enzirin nase yevme ye’tıhimül azabü fe yekulüllezıne zalemu rabbena ahhırna ila ecelin karıbin nücib da’veteke ve nettebiır rusül e ve lem tekunu aksemtüm min kablü ma leküm min zeval

45.Ve sekentüm fı mesakinillezıne zalemu enfüsehüm ve tebeyyene leküm keyfe fealna bihim ve darabna lekümül emsal

46.Ve kad mekeru mekrahüm ve ındellahi mekruhüm ve in kane mekruhüm li tezule minhül cibal

47.Fe la tahsebennellahe muhlife va’dihı rusüleh innellahe azızün züntikam

48.Yevme tübeddelül erdu ğayral erdı ve semavatü ve berazu lillahil vahıdil kahhar

49.Ve teral mücrimıne yevmeizim mükarranıne fil asfad

50.Serabilühüm min katıraniv ve tağşa vücuhehümün nar

51.Li yecziyellahü külle nefsim ma kesebet innellahe serıul hısab

52.Haza belağul lin nasi ve li yünzeru bihı ve liya’lemu ennema hüve ilahüv vahıdüv ve liyezzekkera ülül elbab

İBRAHİM SURESİ ANLAMI NEDİR?

Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye layık, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Şiddetli azaptan dolayı vay kafirlerin haline. ﴾1-2﴿ Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. ﴾3﴿ Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾4﴿ Andolsun, Mûsâ’yı da, “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın (geçmiş milletleri cezalandırdığı) günlerini hatırlat” diye âyetlerimizle gönderdik. Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır. ﴾5﴿ Hani Mûsâ kavmine, “Allah’ın size olan nimetini anın. Hani O sizi, Firavun ailesinden kurtarmıştı. Onlar sizi işkencenin en ağırına uğratıyorlar, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbinizden büyük bir imtihan vardır” demişti. ﴾6﴿ Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” ﴾7﴿ Mûsâ şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye layık olandır.” ﴾8﴿ Sizden önceki Nûh, Âd, ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin –ki onları Allah’tan başkası bilmez- haberi size gelmedi mi? Onlara peygamberleri mucizeler getirdiler de onlar (öfkeden parmaklarını ısırmak için) ellerini ağızlarına götürüp, “Biz sizinle gönderileni inkar ediyoruz. Bizi çağırdığınız şeyden de derin bir şüphe içindeyiz” dediler. ﴾9﴿ Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? (Halbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi (imana) çağırıyor. Onlar, “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler. ﴾10﴿ Peygamberleri onlara dedi ki: “Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah’ın izni olmadıkça bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” ﴾11﴿ “Allah bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye ona tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” ﴾12﴿ İnkar edenler peygamberlerine, “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.” ﴾13﴿ “Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir.” ﴾14﴿ Peygamberler Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı. ﴾15﴿ Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. ﴾16﴿ Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir. ﴾17﴿ Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu derin sapıklıktır. ﴾18﴿

Allah’ın gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir. ﴾19﴿ Bu Allah’a hiç de güç gelmez. ﴾20﴿ İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara diyecek ki: “Şüphesiz bizler size uymuştuk, şimdi siz az bir şey olsun Allah’ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?” Onlar da, “Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi biz de sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur” derler. ﴾21﴿ İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.” ﴾22﴿ İnanan ve salih ameller işleyenler, Rablerinin izniyle, ebedi kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Oradaki esenlik dilekleri “selam” dır. ﴾23﴿ Görmedin mi Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (Güzel bir söz),kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. ﴾24﴿

Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. ﴾25﴿ Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkanı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir. ﴾26﴿ Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır, zalimleri ise saptırır. Ve Allah dilediğini yapar. ﴾27﴿ Allah’ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helak yurduna, yaslanacakları cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O ne kötü duraktır! ﴾28-29﴿ Allah’ın yolundan saptırmak için ona ortaklar koştular. De ki: “Bir süre daha faydalanın. Çünkü varışınız ateşedir.” ﴾30﴿ İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar. ﴾31﴿ Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. ﴾32﴿ O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir. ﴾33﴿

O, İstediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür. ﴾34﴿ Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.” ﴾35﴿ “Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.” ﴾36﴿ “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.” ﴾37﴿ “Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.” ﴾38﴿ “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.” ﴾39﴿ “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” ﴾40﴿ “Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.” ﴾41﴿ Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor. ﴾42﴿

O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur. ﴾43﴿ (Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, “Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim” diyecekler. Onlara şöyle denilecek: “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?” ﴾44﴿ “Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara ne yaptığımız ise size belli olmuştu. Size misaller de vermiştik.” ﴾45﴿ Onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı. Tuzakları yüzünden dağlar yerinden oynayacak olsa bile, tuzakları Allah katındadır (Allah onu bilir). ﴾46﴿ Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. ﴾47﴿ O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hakim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar. ﴾48﴿ O gün, suçluları zincirlere vurulmuş olarak görürsün. ﴾49﴿ Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş bürüyecektir. ﴾50﴿ Allah herkese kazandığının karşılığını vermek için böyle yapar. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. ﴾51﴿ Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir. ﴾52﴿

grup porno avrupa yakası escort istanbul escort avcılar escort şirinevler escort beylikdüzü escort mecidiyeköy escort eskort izmit escort bayan lara escort antalya escort bayan güvenilir slot siteleri kingroyal giriş meritking giriş kingroyal madridbet bursa escort halkalı escort escort romabet bursa escort escort istanbul betvino beylikdüzü escort mecidiyeköy escort sex hikaye milanobet giriş ataköy escort istanbul escort roketbet roketbet güncel giris roketbet giris yap roketbet bahis