Kasım 27, 2024

Rum Suresi Arapça ve Türkçe okunuşu: Rum Suresi meali, okunuşu Diyanet – Rum Suresi oku

[ad_1]

Mushaftaki sıralamada otuzuncu, iniş sırasına göre seksen dördüncü sûredir. İnşikak sûresinden sonra, Ankebût sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 17. âyetinin Medine’de nâzil olduğuna dair bir rivayet de vardır (nüzûl sebebi için bk. 2-6. âyetlerin tefsiri). İşte Rum Suresi Arapçe ve Türkçe okunuşu…

RUM SURESİ KONUSU

Sûreye, Ehl-i kitap olan Bizanslılar’ın ateşperest olan İran­lılar’a –daha önce mağlûp olmuşken bir süre sonra– galip gelecekle­ri ve müslümanların sevinecekleri bildirilerek başlanmakta; geçmişteki inkârcı toplumların durumlarından ibret alınması öğütlenmekte; yüce Allah’ın varlığı, birliği, kudreti ve evrendeki mutlak egemenliğinin kanıtları, insan fıtratının önemi ve insanların yapıp ettikleri yüzünden ortaya çıkan olumsuzluklar üzerinde durulmakta; kıyamet günü inkârcıların karşılaşacakları bazı hallere değinilip Hz. Peygamber’in şahsında bütün müminlerden, tevhid inancına bağlı kalarak, âhiret hayatına hazırlığı ihmal etmeden, darlıkta da bollukta da Allah’a olan saygı ve itaatlerini devam ettirmeleri ve inançsızların tutumlarından etkilenmemeleri istenmektedir.

RUM SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

1. Elif lam mım
2. ğulibeti’r-rum
3. Fı ednel erdı ve hüm mim ba’di ğalebihim se yağlibun
4. Fı bid’ı sinın lillahil emru min kablü ve mim ba’d ve yevmeiziy yefrahul mü’minun
5. Bi nasrillah yensuru mey yeşa’ ve hüvel azızür rahıym
6. Va’dellah la yuhlifüllahü va’dehu ve lakinne ekseran nasi la ya’lemun
7. Ya’lemune zahiram minel hayatid dünyave hüm anil ahırati hüm ğafilun
8. E ve lem yetefekkeru fı enfüsihim ma halekallahüs semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakkı ve ecelim müsemma ve inne kesıram minen nasi bi likai rabbihim le kafirun
9. E ve lem yesıru fil irdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim kanu eşedde minhüm kuvvetev ve esarul erda ve ameruha eksera mimma ameruha ve caethüm rusülühüm bil beyyinat kanu eşedde minhüm kuvvetev ve esarul erda ve ameruha eksera mimma ameruha ve caethüm rusülühüm bil beyyinat fema kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun
10. Sümme kane akıbetellezıne esaüs sua en kezzebu bi ayatillahi ve kanu biha yestehziun
11. Allahü yebdeül hakka sümme yüıydühu sümme ileyhi türceun
12. Ve yevme tekumüs saatü yüblisül mücrimun
13. Ve lem yekül lehüm min şürakaihim şüfeaü ve kanu bi şürakaihim kafirın
14. Ve yevme tekumüs saatü yevmeiziy yeteferrakun
15. Fe emmellezıne amenu ve amilus salihati fe hüm fı ravdatiy yuhberun
16. Ve emmellezıne keferu ve kezzebu bi ayatina ve likail ahırati fe ülaike fil azabi muhdarun
17. Fe sübhanellahi hıyne tübsune ve hıyne tusbihun
18. Ve lehül hamdü fis semavati vel erdı ve aşiyyev ve hıyne tuzhirun
19. Yuhricül hayye minel meyyiti ve yuhricül meyyite minel hayyi ve yuhyil erda ba’de mevtiha ve kezalike tuhracun
20. Ve min ayatihı en halekaküm min türabin sümme iza entüm beşerun tenteşirun
21. Ve min ayatihı en haleka leküm min enfüsiküm ezvacel li teskünu ileyha ve ceale beyneküm meveddetev ve rahmeh inne fı zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun
22. Ve min ayatihı halkus semavati vel erdı vahtilafü elsinetiküm ve elvaniküm inne fı zalike le ayatil lil alimın
23. Ve min ayatihı menamüküm bil leyli ven nehari vebtiğaüküm min fadlih inne fı zalike le ayatil li kavmiy yesmeun
24. Ve min ayatihı yürıkümül berka havfev ve tameav ve yünezzilü mines semai maen fe yuhyı bihil erda ba’de mevtiha inne fı zalike le ayatil li kavmiy ya’kılun
25. Ve min ayatihı en tekumes semaü vel erdu bi emrih sümme iza deaküm da’vetem minel erdı iza entüm tahrucun
26. Ve lehu men fis semavati vel ard küllül lehu kanitun
27. Ve hüvellezı yebdeül halka sümme yüıydühu ve hüve ehvenü aleyh ve lehül meselül a’la fis semavati vel ard ve hüvel azızül hakım
28. Darabe leküm meselem min enfüsiküm hel leküm mim ma meleket eymanüküm min şürakae fı ma razaknaküm fe entüm fıhi sevaün tehafunehüm ke hıyfetiküm enfüseküm kezalike nüfassılül ayati li kavmiy ya’kılun
29. Belit tebeallezıne zalemu ehvaehüm bi ğayri ılm fe mey yehdı men edallellah ve ma lehüm min nasırın
30. Fe ekım vecheke lid dıni hanıfa fıtratellahilletı fetaran nase aleyha la tebdıle li halkıllah zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya’lemun
31. Münıbıne ileyhi vettekuhu ve ekıymus salate ve la tekunu minel müşrikın
32. Minellezıne ferraku dınehüm ve kanu şiyea küllü hızbim bima ledeyhim ferihun
33. Ve iza messen nase durrun deav rabbehüm münıbıne ileyhi sümme iza ezakahüm minhü rahmeten iza ferıkum minhüm bi rabbihim yüşrikun
34. Li yekfüru bima ateynahüm fe temetteu fe sevfe ta’lemun
35. Em enzelna aleyhim sültanen fe hüve yetekellemü bima kanu bihı yüşrikun
36. Ve iza ezaknen nase rahmeten ferihu biha ve in tüsıbhüm seyyietüm bima kaddemet eydıhim izahüm yaknetun
37. E ve lem yerav ennellahe yebsütur rizka li mey yeşaü ve yakdir inne fı zalike le ayatil li kavmiy yü’minun
38. Fe ati zel kurba hakkahu vel miskıne vebnes sebıl zalike hayrul lillezıne yürıdune vechellahi ve ülaike hümül müflihun
39. Ve ma ateytüm mir ribel li yerbüve fı emvalin nasi fe la yerbu ındellah ve ma ateytüm min zekatin türıdune vechellahi fe ülaike hümül mud’ıfun
40. Allahüllezı halekaküm sümme razekaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm hel min şürakaiküm mey yefalü min zaliküm min şey’ sübhanelhu ve teala amma yüşrikun
41. Zaheral fesadü fil berri vel bahri bima kesebet eydin nasi li yüzikahüm ba’dallezı amilu leallehüm yarciun
42. Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kabl kane ekseruhüm müşrikın
43. Fe ekım vecheke lid dınil kayyimi min kabli ey ye’tiye yevmül la meradde lehu minellahi yevmeiziy yessaddeun
44. Men kefera fealeyhi küfruh ve men amile salihan fe li enfüsihim yemhedun
45. Li yecziyellezıne amenu ve amilus salihati min fadlih innehu la yühıbbül kafirın
46. Ve min ayatihı ey yürsiler riyaha mübeşşirativ ve liyüzıkaküm mir rahmetihı ve litecriyel fülkü bi emrihı ve li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun
47. Ve le kad erselna min kablike rusülen ila kavmihim fe cauhüm bil beyyinati fentekamna minellezıne ecramu ve kane hakkan aleyna nasrul mü’minın
48. Allahüllezı yürsilür riyaha fe tüsıru sehaben fe yebsütuhu fis semai keyfe yeşaü ve yec’alühu kisefen feteral vedka yahrucü min hılalih fe iza esabe bihı mey yeşaü min ıbadihı izahüm yestebşirun
49. Ve in kanu min kabli ey yünezzele aleyhim min kablihı le müblisın
50. Fenzur ila asari rahmetillahi keyfe yuhyil erda ba’da mevtiha inne zalike le muhyil mevta ve hüve ala külli şey’in kadır
51. Ve lein erselna rıhan fe raevhü musferral lezallu mim ba’dihı yekfürun
52. Fe inneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirın
53. Ve ma ente bihadil umyi an dalaletihim in tüsmiu illa mey yü’minü bi ayatina fehüm müslimun
54. Allahüllezı halekaküm min da’fin sümme ceale mim ba’di kuvvetin da’fev ve şeybeh yahlüku ma yeşa’ ve hüvel alımül kadır
55. Ve yevme teumüs saatü yuksimül mücrimune ma lebisu ğayra saah kezalike kanu yü’fekun
56. Ve kalellezıne utül ılme vel ımane le kad lebistüm fı kitabillahi ila yevmil ba’si fe haza yevmül ba’si ve lakinneküm küntüm la ta’lemun
57. Fe yevmeizil la yenfeullezıne zalemu ma’ziratühüm ve la hüm yüsta’tebun
58. Ve le kad darabna lin nasi fı hazel kar’ani min külli mesel ve lein ci’tehüm bi ayatil leyekulennellezıne keferu in entüm illa mübtılun
59. Kezalike yatbeullahü ala kulubillezıne la ya’lemun
60. Fasbir inne va’dellahi hakkuv ve la yestehıffennekellezıne la yukınun

RUM SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

RUM SURESİ ARAPAÇA OKUNUŞU DEVAMI İÇİN TIKLAYIN

RUM SURESİ MEALİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Elif Lâm Mîm. ﴾1﴿ Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Önce de, sonra da emir Allah’ındır. O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle mü’minler sevinecektir. Allah dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. ﴾2-5﴿

Allah (onlara zafer konusunda) bir vaadde bulunmuştur. Allah vaadinden dönmez. Fakat insanların çoğu bilmezler. ﴾6﴿ Onlar dünya hayatının ancak dış yönünü bilirler. Ahiret konusunda ise tamamen gaflettedirler. ﴾7﴿ Onlar, kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah gökler ile yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır. Şüphesiz insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkar ediyorlar. ﴾8﴿ (Yine) onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. ﴾9﴿ Sonra, Allah’ın âyetlerini yalanladıkları ve onlarla alay etmekte oldukları için, kötülük işleyenin sonu daha da kötü oldu. ﴾10﴿ Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. Sonra da yalnız ona döndürüleceksiniz. ﴾11﴿ Kıyametin kopacağı günde suçlular hayal kırıklığı içinde ümitsizliğe düşeceklerdir. ﴾12﴿ Onların, Allah’a koştukları ortaklardan kendileri için şefaatçılar da olmayacaktır. Artık onlar ortak koştukları şeyleri de inkar ederler. ﴾13﴿ Kıyametin kopacağı gün, işte o gün mü’minler ve kâfirler birbirinden ayrılacaklardır. ﴾14﴿ İman edip salih ameller işleyenlere gelince, işte onlar cennet bahçelerinde sevindirilirler ﴾15﴿

İnkar edip âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azabın içine atılacaklardır. ﴾16﴿ Öyle ise akşama girdiğinizde, sabaha kavuştuğunuzda, Allah’ı tespih edin. ﴾17﴿ Göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah’ı tespih edin. ﴾18﴿ Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de (mezarlarınızdan) işte böyle çıkarılacaksınız. ﴾19﴿ Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz. ﴾20﴿ Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. ﴾21﴿ Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır ﴾22﴿ Geceleyin uyumanız ve gündüzün onun lütfundan istemeniz de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır. ﴾23﴿ Korku ve ümit kaynağı olarak şimşeği size göstermesi, gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi, onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır. ﴾24﴿

Emriyle göğün ve yerin (kendi düzenlerinde) durması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra sizi yerden (kalkmaya) bir çağırdı mı, bir de bakarsınız ki (dirilmiş olarak) çıkıyorsunuz. ﴾25﴿ Göklerde ve yerde kim varsa yalnızca O’na âittir. Hepsi O’na boyun eğmektedirler. ﴾26﴿ O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu O’na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾27﴿ Allah size kendinizden şöyle bir örnek getirdi: Kölelerinizden, verdiğimiz rızıklarda sizinle eşit haklara sahip olan ve birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekindiğiniz ortaklarınız var mı? Düşünen bir topluluk için âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz. ﴾28﴿ Fakat, zulmedenler bilgisizce nefislerinin arzularına uydular. Allah’ın (bu şekilde) saptırdığı kimseleri kim doğru yola iletir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur. ﴾29﴿ Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler. ﴾30﴿ Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir. ﴾31-32﴿

İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine yönelerek ona dua ederler. Sonra Allah onlara kendinden bir rahmet tattırınca da, bir bakarsın ki içlerinden bir grup, Rablerine ortak koşuyorlar. ﴾33﴿ Kendilerine verdiğimiz nimetleri inkar etsinler bakalım! Haydi (şimdilik) yararlanın, ama yakında bileceksiniz. ﴾34﴿ Yoksa biz kendilerine bir delil mi indirdik de o, Allah’a ortak koşmaları konusunda (isabetli olduklarını) söylüyor? ﴾35﴿ İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler. Eğer kendi işledikleri şeyler sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, bir de bakarsın ki ümitsizliğe düşerler. ﴾36﴿ Allah’ın, rızkı dilediğine bol verdiğini ve (dilediğine) kıstığını görmediler mi? Bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır. ﴾37﴿ Öyle ise akrabaya, yoksula, ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. ﴾38﴿ İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekat verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır. ﴾39﴿ Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldürecek ve daha sonra da diriltecek olandır. Allah’a koştuğunuz ortaklardan, bunlardan herhangi bir şeyi yapabilen var mı? O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir. ﴾40﴿ İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır. ﴾41﴿

De ki: “Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın.” Onların çoğu Allah’a ortak koşan kimselerdi. ﴾42﴿ Allah tarafından, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru dine çevir. O gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır. ﴾43﴿ Kim inkâr ederse, inkarı kendi aleyhinedir. Kimler de salih amel işlerse, ancak kendileri için (cennette yer) hazırlarlar. ﴾44﴿ Bu hazırlığı Allah’ın; iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükafatlandırması için yaparlar. Şüphesiz o inkâr edenleri sevmez. ﴾45﴿ Rüzgarları, yağmurun müjdecileri olarak göndermesi, Allah’ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir. O bunu, size rahmetinden tattırmak, emriyle gemilerin yol alması, onun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için yapar. ﴾46﴿ Andolsun, senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik. Peygamberler onlara apaçık mucizeler getirdiler. Biz de suç işleyenlerden intikam aldık. Mü’minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır. ﴾47﴿ Allah rüzgarları gönderendir. Onlar da bulutları harekete geçirir. Allah onları dilediği gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoğunlaştırır. Nihayet yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Onu kullarından dilediklerine uğrattığı zaman bir de bakarsın sevinirler. ﴾48﴿ Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı. ﴾49﴿ Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki, o ölüleri de elbette diriltecektir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir. ﴾50﴿

Andolsun, eğer (ekinlerine zararlı) bir rüzgar göndersek de o ekini sararmış görseler, ardından mutlaka nankörlük etmeye başlarlar. ﴾51﴿ Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin. ﴾52﴿ Sen körleri sapkınlıklarından çıkarıp doğru yola iletemezsin. Sen çağrını ancak, âyetlerimize inanıp müslüman olan kimselere işittirebilirsin. ﴾53﴿ Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir. ﴾54﴿ Kıyametin kopacağı gün suçlular, (dünyada) bir andan fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada haktan) işte böyle döndürülüyorlardı. ﴾55﴿ Kendilerine ilim ve iman verilmiş olanlar ise onlara şöyle diyeceklerdir: “Andolsun, siz, Allah’ın yazısına göre, yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu yeniden dirilme günüdür. Fakat siz bilmiyordunuz.” ﴾56﴿ O gün zulmedenlere mazeretleri fayda sağlamaz, Allah’ı razı edecek amelleri işleme istekleri de kabul edilmez. ﴾57﴿ Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik. Andolsun, eğer sen onlara bir âyet getirsen, inkâr edenler mutlaka, “Siz ancak asılsız şeyler uyduranlarsınız” derler. ﴾58﴿ Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler. ﴾59﴿ Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler. ﴾60﴿

grup porno avrupa yakası escort istanbul escort avcılar escort şirinevler escort beylikdüzü escort mecidiyeköy escort eskort izmit escort bayan lara escort antalya escort bayan güvenilir slot siteleri kingroyal giriş meritking giriş kingroyal madridbet bursa escort halkalı escort escort romabet bursa escort escort istanbul betvino beylikdüzü escort mecidiyeköy escort sex hikaye milanobet giriş ataköy escort istanbul escort roketbet roketbet güncel giris roketbet giris yap roketbet bahis