[ad_1]
Obezite ile mücadeleye çocukluk çağından başlanmalıdır. Çocukluk ve yetişme çağında oluşmaya başlayan obezite, erişkin dönemi obezitenin en büyük hazırlayıcısıdır. Obezitenin zemininde birçok faktör rol aldığından, tedavi ve sonraki süreci de zor ve karmaşık bir hal almaktadır. Birçok sistemi ilgilendiren obezite, multidisipliner dediğimiz konusunda özelleşmiş cerrah, psikolog, fizyoterapist ve diyetisyenden oluşan bir ekip tarafından yönetilmelidir.
Obezite tedavisinde amaç, obezitenin yol açtığı, sistemik hastalık risklerini en aza indirmek, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığını kazandırarak yaşam kalitesini yükselterek, yaşam biçimini yenilemektir.
Obezite tedavisinde bireyin tedavi sürecine etkin katılımı tedavinin başarısı açısından son derece önemlidir. Obezite tedavisinde ilk sırayı diyet alır.
1- Diyet tedavisi
Obezite tedavisinde diyet mutlaka kişiye özel olmalıdır. Kişinin yaşı cinsiyeti, beslenme alışkanlıkları, ek hastalıkları olup olmaması ve vücut kitle indeksi diyet tedavisinde göz önünde bulundurulmalıdır. Kişiye özgü olmayan yanlış planlanmış diyet programları ile yapılan sağlıksız zayıflama, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarından daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Diyetteki amaç, alınan kalorinin harcanan kaloriden daha az olmasıdır. Yani alınan enerji harcanan enerjiden daha düşük kısıtlı diyet şeklinde olmalıdır.
Obezitenin temelinde bilinen gerçek, karbonhidrat ve rafine şekerden zengin, bitkisel liflerden fakir ve aşırı yağlı beslenme şeklidir. Önerilen, hastaların iki yıl süre ile izlenmesi ve kilo kaybının kalıcı olması için yeme alışkanlığındaki değişikliğin kalıcı olmasını sağlamaktır. Hızlı yemek, büyük lokmalar alınması, az çiğnemek, gün boyu sürekli atıştırmak, gece uykudan uyanıp yemek yemek gibi alışkanlıkların hızlıca terk edilmesi gerekmektedir.
Hedef ilk altı ayda ağırlığın yüzde 10′ una yakın kadarının kaybedilmesidir. Bu da haftada ortalama 0,5-1 kg’lik kilo kaybına tekamül etmektedir.
Proteinler: Günlük alınan enerjinin yaklaşık yüzde 15 ini oluşturur. Uygulanacak diyette proteinin yeterli miktarda alınması, kişide hem tokluk hissini artıracak, hem de yağsız vücut kitlesinin korunmasına yardımcı olacaktır.
Karbonhidratlar: Günlük alınan enerjinin yüzde 55-60 ışını oluşturur. Rafine şekerden uzak durmalı, kuru baklagil, tam tahıl ürünleri, bulgur gibi lif içeriği yüksek kompleks karbonhidrat tüketimine geçilmelidir.
Yağlar: Günlük alınan enerjinin yüzde 25-30’unu oluşturur. Diyette enerjinin yağdan sağlanan kısmı yüzde 20 yi geçmemelidir. Özellikle zeytinyağı gibi doymamış yağ asitlerinin oranı daha yüksek olmalıdır. Diyette vitamin ve minerallere de yer vermeli, günlük sıvı tüketimi artırılmalıdır. Beslenme programı uzun süreli açlığı gerektirmemeli, gereğinden fazla yemeyi önlemeli, az miktarda ara öğünlere yer verecek şekilde olmalıdır.
2- Egzersiz
Fiziksel aktivitenin total yağ dokusunu ve özellikle karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı bilinmektedir. Başlangıçta haftada en az üç gün olan egzersiz ilerleyen günlerde haftada en az beş gün ve günde ortalama en az 30 dk olacak şekilde düzenlenmelidir. Orta şiddette egzersiz tercih edilmeli, tempolu yürüyüş önerilmelidir.
3- Yaşam biçiminin değişikliği
Yeniden bilişsel yapılandırma, sosyal destek, kendi kendini gözlemleme ve kendini ödüllendirmeden oluşmaktadır.
4- İlaç tedavisi
Mutlaka kullanılan ilaçlar hekim kontrolünde olmalı ve sağlık yönünden güvenirliğinin saptanmış olması gerekmektedir. Yan etkileri iyi bilinmeli, internet ortamında bitkisel denilen hiçbir çalışmanın yapılmadığı droglardan kaçınılmalıdır.
5- Cerrahi tedavi
Obezitede cerrahi yaklaşımda amaç kozmetikten ziyade sağlıklı yaşamayı hedeflemelidir. Obezite cerrahisine estetik bir cerrahi gözüyle bakmamak gerekir. Cerrahi tedaviye seçilecek bireylerde vücut kitle indeksi önemlidir. Günümüzde artık deneyimli ellerde en etkin tedavi seçeneğidir. Cerrahi operasyonlar multidisipliner yaklaşımı gerektirir.
Ameliyat öncesi hastalar çok iyi hazırlanmalıdır. Hormonal açıdan zengin bir kan biyokimyasına bakılmalı, endokrin, kardiyoloji görüşü mutlaka alınmalıdır. Gerekirse psikolojik destek sağlanmalıdır.
Peki, hangi cerrahi?
Obezite ameliyatları mide hacim küçültücü ve emilim bozulmasına yönelik olmak üzere iki türlüdür:
1- Tüp mide operasyonu
Midenin yaklaşık üçte ikisinin yani yüzde 80’inin çıkarıldığı bir operasyondur. Amaç mide hacmini küçülterek, alınan besin miktarını kısıtlamaktır. İsminden de anlaşıldığı gibi mide tüp haline getirilir ve hacimle beraber, midenin ameliyatta çıkarılan kısmında iştah hormonunun salgılandığı bölümde içermesi nedeniyle, iştah kaybı da olmaktadır. Tüp mide ameliyatının hastada mevcut diyabet ve yüksek tansiyon üzerine de etkisi oldukça yüksektir.
2- Mide by-pass ameliyatları
Midenin yemek borusundan hemen sonraki küçük kısmı geride kalacak şekilde, midenin by pass edildiği ameliyatlardır. Bu ameliyatla bağırsakların bir bölümüde devre dışı bırakılarak emilim azaltılması sağlanır. Özellikle Tip-2 diyabetiklerde başarılı sonuçları olan cerrahi yöntemdir.
Peki hangi cerrahi yöntem uygundur?
Tüp mide ameliyatı by-pass ameliyatına göre daha fizyolojik bir yöntemdir ve komplikasyon oranı daha düşüktür. Ancak kişinin endokrin problemleri, hormonal durumu yöntemin tercihinde önemli rol oynamaktadır.
Tüp mide ameliyatı sonrası ne kadar kilo verilir?
En fazla kilo verimi ilk 6 ayda olur ve ilk yıl için fazla kilonun yaklaşık %30-40 ı verilir.
Tüp mide ameliyatı sonrası ne zaman normal yaşantıma dönebilirim?
Hastanede ortalama kalış süresi 2-3 gündür. Taburcu olduğunuz günden itibaren ortalama 1 hafta içerisinden itibaren normal yaşantınıza dönebilirsiniz.
Ameliyatın komplikasyonu var mıdır?
Tabi her cerrahi operasyonun olduğu gibi bununda kaçak, kanama, enfeksiyon gibi komplikasyonları vardır. Ancak deneyimli ellerde yüzdesi oldukça düşüktür.
Mide balonu nedir?
Mide balonu silikondan yapılmış, şişirilebilir tıbbi bir malzeme olup, cerrahi olmayan endoskopik yöntemle mideye yerleştirilir. Hava ya da sıvı ile şişirilerek midede tokluk hissi yaratır. Midede ortalama kalış süresi 6 aydır, kısa süren bir işlemdir ve kişi yaklaşık 20 dakikalık işlem sonrası kısa bir dinlenmenin ardından günlük hayatına dönebilir. Bu işlem sağlıklı bir diyetle beraber kilosunun yüzde 20 sini verdirebilir.
Mide botoksu işe yarıyor mu?
Endoskopik yöntemle mide içine uygulanan ve mide kaslarının kasılmasını yavaşlatarak tokluk hissini uyandıran mide botoksu son zamanlarda etkinliği çok tartışmalı olan bir yöntem olup halen daha fazla literatür bilgisine ihtiyaç duymaktadır. Kısıtlı bir endikasyonu olup mutlaka sağlıklı diyet ile desteklenmelidir.
Evet sevgili okurlar umarım sizlere faydalı bir yazı dizisi olmuştur. Sorularınız olursa bana gerek e-mailimden gerek sosyal medyamdan ulaşabilirisiniz. Sorularınızı elimden geldiğince cevaplandıracağım.
Yeterli ve dengeli beslenmenin ön planda olduğu sağlıklı günler dilerim.
Sağlıkla kalın.
Yazı dizisi 3
More Stories
Bayan bekçi alımı 2022 yapılacak mı 2022 kadın bekçi maaşları ne kadar?
Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayeti! Yaralanan şoförün annesinden çarpıcı açıklama
Hızır orucu rüyasında evleneceğin kişiyi görme duası okunur mu?