[ad_1]
İlk kez M.Ö 510’da Ahameniş İmparatorluğu tarafından kuşatıldı.
1963 yılda 32 kez kuşatma altında kaldı.
Ortalama 61 yılda bir kuşatma…
Birçok medeniyet tarafından bu kadar çok kuşatılmış olması, ne ölçüde kıymetli bir konuma sahip olduğunun göstergesi.
İstanbul…
Küçükçekmece Gölü kenarında bulunan Yarımburgaz Mağarası’nda yapılan kazılarda elde edilen bulgulara göre Neolitik ve Kalkolitik insanların İstanbul çevresinde ilk olarak M.Ö 300 bin yıl önce yaşam sürdüğü ortaya çıktı.
M.Ö 658…
O dönemde Antik Yunan yarımadasındaki şehir devletleri arasında Megara adında bir şehir devleti vardı. Şehir devletlerinin ekonomik ve kültürel olarak o dönemin en ileri devletleri olmasının ana nedenlerinden biri de kolonileşmeleriydi.
Efsaneye göre, Megara’nın kralı Byzas, yeni bir koloni bulmak için Delphi’de bulunan Apollon tapınağına gidip oradaki kahine, kolonileşmek için en uygun yerin neresi olduğunu sordu. Kahin, kendisine körler ülkesi olarak da anılan Chalcedon’un (Günümüzdeki Kadıköy) karşısında yer alan topraklara gitmesi gerektiğini söyledi. Byzas, kahinin söylediğini yaparak günümüzdeki Sultanahmet’e geldi. Bu kadar güzel bir bölge varken insanların karşı kıyıda yerleşim yeri kurmalarına şaşıran Byzas, karşıda yaşayan insanların gerçekten kör olduğunu düşündü. Byzas’ın o bölgede kurduğu koloninin adı Byzantion oldu.
Byzantion, konumu nedeniyle kısa sürede önemli bir liman şehri haline gelince koloninin nüfusu her geçen gün arttı. Byzantion, M.Ö 196’da Pers İmparatoru Pescennius ile anlaştığı gerekçesiyle Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından ele geçirilip yıkıma uğratıldı. Bu tarihten sonra baştan başa tekrar inşa edilmesiyle sadece bölgenin değil, tüm dünyada bilinen topraklar arasında en önemli şehirlerden birine dönüştü. Adı da Latinleştirilerek Byzantium yapıldı. 337’de Hristiyanlığı kabul eden ilk Roma İmparatoru I. Konstantin’in ölümünden sonra şehrin adı Konstantinopolis’e dönüştürüldü.
Osmanlı döneminde ‘Konstantiniyye’, ‘Stanpolis’, ‘Dersaadet’, ‘Asitane’, ‘Darülhilafe’ ve ‘İslambol’ adları kullanıldı. Cumhuriyet’in ilanından sonra ise şehir, İstanbul adını aldı.
6 Nisan 1453… Osmanlı ordusu Bizans surlarının önüne geldi. O geceden itibaren surlar top ateşiyle dövülmeye başlandı.
22 Nisan 1453… Girişi zincirle kapatılmış olduğu için gemiler karadan yürütülerek Haliç’e indirildi.
7 Mayıs 1453… İlk büyük saldırı gerçekleştirildi.
12 Mayıs 1453… İkinci büyük saldırı gerçekleştirildi.
25 Mayıs 1453… Bizanslılara son kez teslim ol çağrısı yapıldı.
28 Mayıs 1453… Bütün orduya topyekun saldırı emri verildi. Fatih Sultan Mehmed, şehrin en zayıf kısmı olduğunu anladığı Topkapı – Edirnekapı arasındaki surları günlerce süren top ateşiyle ve lağım patlatarak tahrip ettirmişti. Bu nedenle asıl hücum bu bölgeden yapıldı.
29 Mayıs 1453… Türk askerleri surları aşıp şehre girmeyi başardı. Fatih Sultan Mehmed, öğlen saatlerinde adı sonradan Topkapı olarak değiştirilen St. Romanos Kapısı’ndan şehre girdi.
İstanbul’un Fethiyle dünya tarihinde yeni bir dönem başladı. Fethedilmesiyle Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın başlamasına neden olan İstanbul, tarihi boyunca her milletin hayalini süsledi. Böylesine öneme sahip olan İstanbul’un Fethi hakkında bugüne kadar sadece iki film çekildi.
İlki 1951 yapımı “İstanbulun Fethi”…
Dönemin şartlarına göre oldukça başarılı bir prodüksiyona sahip olan filmi, senaryosunu da yazan Aydın Arakon yönetti. Oyuncu kadrosu şu şekildeydi;
Sami Ayanoğlu: Fatih Sultan Mehmed
Turan Seyfioğlu: Ulubatlı Hasan
Reşit Gürzap: Candarlı Halil Paşa
Neşet Berküren: Zağanos Paşa
Cahit Irgat: İmparator Konstantinos
Müfit Kiper: Saruca Paşa
Cem Salur: Hızır Çelebi
Eşref Vural: Mustafa
Filiz Tekin: Fatma
Sait Yaşmaklı: Molla Gürani
Nubar Terziyan: Kostanzo
O dönem bir film ortalama 20 – 30 bin liraya çekilirken ‘İstanbul’un Fethi’nin maliyeti yapımcısı Murat Köseoğlu‘na 95 bin liraydı. Filmin çekilebilmesinde en önemli pay elbette Türk Silahlı Kuvvetleri’ne aitti. Özellikle surlara düzenlenen saldırı sahnelerinde kalabalık Osmanlı ordusunu ve şehri savunan Bizans askerlerini o dönem vatani görevlerini yapan erler canlandırdı.
Filmin hasılatı da Murat Köseoğlu’nun zarar mı yoksa kâr mı ettiği de bilinmiyor.
İstanbul’un surları, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde İmparator II. Theodosius tarafından 408 – 450 yılları arasında yapıldı.
Marmara Surları: 9 km
Haliç Surları: 5,5 km
Kara Surları: 7,5 km
TOPLAM: 22 KM
İstanbul’un Fethi, büyük önemine rağmen yüksek maliyeti nedeniyle 2012’ye kadar bir kez daha hiçbir filme konu edilmedi.
Faruk Aksoy, İstanbul’un Fethi’ni Murat Köseoğlu – Aydın Arakon’dan 61 yıl sonra yeniden beyazperdeye yansıttı.
‘Fetih 1453’…
Faruk Aksoy’un yönetmeni, Servet Aksoy ve Ayşe Germen ile birlikte yapımcısı olduğu filmin senaryosunu Attila Engin yazdı. Filmin oyuncu kadrosu şu şekildeydi:
Devrim Evin: Fatih Sultan Mehmed
İbrahim Çelikkol: Ulubatlı Hasan
Dilek Serbest: Era
Cengiz Coşkun: Giovanni Giustiniani
Recep Aktuğ: İmparator Konstantinos
Erden Alkan: Çandarlı Halil Paşa
Sedat Mert: Zağanos Paşa
Özcan Alişer: Saruca Paşa
Raif Hikmet Çam: Akşemseddin
İstanbul’un Fethi’nin filmi, Faruk Aksoy’un kariyerinin en büyük hayaliydi. O hayalini gerçekleştirmek için zamana ve bolca paraya gereksinimi vardı.
‘Fetih 1453’ün beyazperdeye yansıması için gereken zaman 3 yıl, gereken para ise 18 milyon dolardı. Çalışmalarına Eylül 2009’da başlanan film, Ocak 2012’de tamamlandı.
18 milyon dolar, filmin gösterime girdiği 16 Şubat 2012’de 30 milyon 600 bin lira yapıyordu.
28 Mayıs 2021 kuruyla ise 153 milyon lira…
‘Fetih 1453’, 6.572.618 izleyici ve 55.744.699TL ile o güne kadar en çok izlenen film oldu.
Günümüzde ise ‘En Çok İzlenen Filmler Listesi’nde 4’üncü sırada yer alıyor.
Faruk Aksoy, İstanbul’un Fethi’ni konu edinen ‘Fetih 1453’ün 10’uncu yılında Habertürk‘ün sorularını cevaplandırdı.
Filmi çekmeyi ilk ne zaman düşündünüz?
İstanbul’un Fethi’ni film yapmak belki de ülkemizdeki her yapımcının hayaliydi. Şükürler olsun ki Allah bunu bana nasip etti. Yapım şirketimi kurduktan itibaren en çok hayal ettiğim film, ‘Fetih 1453’ü yapmaktı. Ancak bunun için işin görkemine yakışır bir bütçe ve teknoloji gerekiyordu. 2008 yılı sonlarına geldiğimizde bu koşullar belli oranda gerçekleşmişti ve projeye başladık. Yaklaşık bir yıllık hazırlık süreci sonunda 2009 Eylül ayında ‘kamera’ dedik. İlk etap çekimleri tamamladık. 2010’da ikinci, 2011 Ağustos’unda da 3’üncü etap çekimleri bitirdik. Yani toplam üç yıla yayılmış 20 haftalık bir çekim süreci yaşadık.
Filmi çekme fikri nasıl oluştu?
Aslında projeye ilk karar verdiğimde kardeşim Servet ile birlikte bunu bir dökümanter – drama olarak tasarlamıştık. Ancak daha sonra fikrimi değiştirdim ve tam bir epik drama yapmaya karar verdim. Çünkü sadece bizim değil, tüm dünyanın askeri, siyasi ve dini tarihini değiştiren tarihimizin bu en büyük zaferine yakışan buydu. Bu kararın da çok daha fazla finansman gerektireceğinin farkındaydım. Çoğu öz kaynak olmak üzere aldığımız kredilerle de bu finansmanı tamamladık. Elbette şunun farkındaydım. Eğer film halkımızdan teveccüh görmeyecek olursa her şeyimi kaybettiğim gibi büyük bir borçla da baş başa kalacaktım ama bu riski aldım. Çünkü almaya değerdi. Bu konuda başta eşim Elif ve ailem olmak üzere dostlarımın manevi desteklerine, oyuncularım ve ekibimin gösterdiği özverili ve sabırlı çalışmalarına çok teşekkür ederim.
Ve 16 Şubat 2012’de saat 14.53’te film gösterime girdiğinde halkımız büyük bir coşkuyla sinema salonlarını doldurdu. O gün mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum.
‘Fetih 1453’ size ne ifade ediyor?
‘Fetih 1453’ gösterime girene kadar sinema tarihimizin en çok izlenen filmleri dört milyon civarında izleyiciyle buluşmuştu. ‘Fetih 1453’ büyük bir fark atarak altı buçuk milyon bandını geçti ve toplamda altı milyon altı yüz bin sinemasever tarafından izlendi. 162 dakikalık uzun süresine rağmen yurt dışında da en çok izlenen Türk yapım oldu. Film, ABD, Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu, Avustralya, Uzak Doğu, Orta Asya sinema televizyon ve dijital mecralarında gösterildi. Böylece bütün milletlerden izleyiciler bu görkemli tarihi olaya tanıklık etmiş oldu.
‘Fetih 1453’ün ulaştığı izleyici sayısı Türk Sineması’nın da önünü açtı ve bizden sonra bu rakama ulaşan hatta geçen birkaç film oldu.
Beni en çok mutlu eden de daha önce hiç sinemaya gitmemiş yüz binlerce insanımızın ‘Fetih 1453’ü izlemek için salonlara akın etmesiydi. Örneğin yüzlerce muhtar köylerden otobüsler kaldırarak vatandaşlarımızı sinemalara taşıdı. Bu ve benzeri pek çok olay çok gurur ve mutluluk vericiydi.
Filmin yapımında bize destek olan rahmetli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş ve bazı özel sektör kuruluşlarına da teşekkür ederim.
Çağ kapatıp çağ açan, dünya tarihinin en önemli olaylarından İstanbul’un Fethi’ni sinema aracılığıyla genç kuşaklara göstermek de atalarımıza duyduğum minnet ve saygının bir ifadesiydi. Bu yıl 568’inci yıl dönümü vesilesiyle Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerine ve tüm şehitlerimize rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun.
More Stories
Bayan bekçi alımı 2022 yapılacak mı 2022 kadın bekçi maaşları ne kadar?
Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayeti! Yaralanan şoförün annesinden çarpıcı açıklama
Hızır orucu rüyasında evleneceğin kişiyi görme duası okunur mu?