[ad_1]
Mekke döneminin ilk yıllarında, İslâm’ı kabul edenlere karşı zulmün başladığı sırada (Mevdûdî, VII, 107) Leyl sûresinin ardından ve muhtemelen Habeşistan’a yapılan birinci hicretten önce nâzil olmuştur. İlk devirde nâzil olan sûreler arasında onuncu sırada yer almaktadır. Ali b. Ebû Talha’dan sûrenin Medenî olduğuna dair bir rivayet gelmişse de (Ebû Hayyân el-Endelüsî, VIII, 466; Âlûsî, XXX, 119) üslûbu ve muhtevası bakımından diğer Mekkî sûrelerle büyük bir benzerlik gösterdiği açıktır. İşte Fecr suresi Arapça ve Türkçe okunuşu
FECR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
Vel fecri.
Ve leyalin ‘aşrin.
Veşşef’ı velvetri.
Velleyli iza yesri.
Hel fiy zalike kasemün liziy hıcrin.
Elem tere keyfe fe’ale rabbüke bi’adin.
İreme zatil’ımadi.
Elletiy lem yuhlak mislüha fiylbiladi.
Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi.
Ve fir’avne ziyl’evtadi.
Elleziyne tağav fiylbiladi.
Feekseru fiyhelfesade.
Fesabbe ‘aleyhim rabbüke sevta ‘azabin.
İnne rabbeke lebil mirsadi
Femmel’insanü iza mebtelahü rabbühu feekremehu ve na’amehu feyekulü rabbiy ekremeni.
Ve emma iza mebtelahü fekadere ‘aleyhi rizkahu feyekulü rabbiy ehaneni.
Kella bel la tükrimunelyetiyme.
Ve la tehaddune ‘ala ta’amilmiskiyni.
Ve te’külunettürase eklen lemmen.
Ve tühıbbunelmale hubben cemmen.
Kella iza dükketil’ardu dekken dekken.
Ve cae rabbüke velmelekü saffen saffen.
Ve ciy’e yevmeizin bicehenneme yevmeizin yetezekkerül’insanü ve enna lehüzzikra.
Yekulü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy.
Feyevmeizin la yü’azzibü ‘azabehu ehadün.
Ve la yusiku ve sakahu ehadün.
Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü.
İrci’ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten.
Fedhuliy fiy ‘ıbadiy.
Vedhuliy cennetiy.
FECR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
1) Tan yerinin ağarmasına andolsun,
2) On geceye andolsun,
3) Çifte ve teke andolsun,
4) Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır).
5) Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.
6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Ad’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?
11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
13) Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.
14) Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.
15) İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.
16) Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der.
17) Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.
18) Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
19) Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.
20) Malı da pek çok seviyorsunuz.
21) Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,
22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
24) “Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der.
25) Artık o gün, Allah’ın edeceği azabı kimse edemez.
26) Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
27) (Allah şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!”
28) “Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!”
29) “(İyi) kullarımın arasına gir.”
30) “Cennetime gir.”
FECR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
FECR SURESİ TEFSİRİ
“Şafak vakti” diye çevirdiğimiz fecr kelimesi masdar olarak “tan yerinin ağarması”, isim olarak belirttiğimiz anlamı yanında, “sabah aydınlığı, şafak vakti, tan yerinin ağarma zamanı” gibi anlamlara gelmektedir. Tan yerinin ağarma zamanı ortalığın aydınlanmaya, canlıların da uyanmaya başlaması, bir çeşit yeniden dirilmeye benzediği için yüce Allah sabah aydınlığına yemin ederek aşağıda anlatılacak konulara dikkat çekmiştir (Râzî, XXXI, 161; ayrıca krş. Tekvîr 81/18). 2. âyette geçen on gecenin, hac ayı olan zilhiccenin ilk on gecesi, hicrî yılın birinci ayı olan muharremin ilk on gecesi, ramazanın ilk veya son on gecesi olduğu yönünde değişik rivayetler vardır. Ancak birinci mâna tercihe daha uygundur. Çünkü bu sûre Mekke’de indiğine, ramazan orucu ise Medine’de farz kılındığına göre ikinci ve üçüncü şıklardaki günler sûrenin indiği dönemde özel bir önem taşımıyordu. Zilhiccenin ilk on günü ise sûrenin inmesinden önce de Araplar’da kutsal sayılıyordu.
3. âyette geçen “çift ve tek”ten neyin kastedildiği konusunda da farklı yorumlar bulunmakla birlikte, çift olanıyla tek olanıyla bütün varlıklar üzerine yemin edildiğini söylemek en uygun olanıdır. Çünkü varlık yokluğa göre bizâtihî bir değerdir. Nitekim İslâm düşünce tarihinde varlık hayır, yokluk şer kabul edilmiştir. Ayrıca burada belli varlıklardan ziyade bu kavramlara (tek ve çift) dikkat çekildiği; mutlak tek olan Allah’ın dışında “tek”in bulunmadığı, tek gözüken yaratılmış varlıkların ortak özelliklerinin bulunması itibariyle çift ve benzer olduklarına işaret edildiği de söylenebilir (bilgi için bk. Şevkânî, V, 506; Ateş, X, 457). 4. âyette zikredilen “geçip gitmekte olan gece”nin, “Müzdelife gecesi” veya “bayram gecesi” olduğu söylenmiştir (bk. Elmalılı, VIII, 5797). Ancak ifadenin mutlaklığını ve başka pek çok âyette birçok kozmik varlık ve olaylara, belirleme yapılmaksızın yemin edildiğini dikkate alarak bunu da bütün geceler olarak anlamak daha uygun olur.
5. âyetteki “Aklı olan kimse için bunlar yemine konu olacak kadar önemli değil midir?” cümlesinin başında aslında soru edatı bulunmakla birlikte bunun, kesinlik edatı olan “kad” anlamıyla kullanıldığı konusunda görüş birliği vardır. Bu ifade tarzı, yukarıda kendilerine yemin edilen varlıkların çok önemli varlıklar olduğunu gösterir. Uygun olan her türlü takdire açık olsun diye yeminlerin cevabı yani ne maksatla yemin edildiği belirtilmemiştir. Müfessirlere göre Allah Teâlâ bu dört âyette kendi katında önemli olan varlıklara yemin ederek öldükten sonra dirilme, kıyamet, hesap, ceza ve mükâfatın gerçekleşeceğini vurgulamıştır; yahut yeminin cevabı “Çünkü rabbin her şeyi yakından izlemektedir” meâlindeki 14. âyettir. Bu da şöyle yorumlanmıştır: Yukarıda sayılanlara yemin olsun ki rabbin her şeyi yakından izlemektedir; hiçbir şey O’nun bilgisi dışında değildir; O, bütün yapıp ettiklerinizi bilmektedir ve karşılığını ceza veya ödül olarak verecektir” (Şevkânî, V, 507).
“Akıl” mânasında kullanılan hıcr kelimesinin kök anlamı “engellemek”tir, akıl kavramının sözlük anlamı da aynıdır. Akıl, insanı yanlış bilgi ve düşünceden, kötü davranışlardan alıkoyma yeteneğine sahip olduğu için ona bu isim verilmiştir. Buna göre âyet, genel olarak ilâhî bildirimlerin, özellikle de bu âyetlerde üzerlerine yemin edilen doğal varlık ve olayların anlam ve değerini, Allah’ın neden bu varlıklar üzerine yemin ettiğini, insanın ancak aklını doğru kullanarak anlayabileceğini ifade etmektedir.
More Stories
Bayan bekçi alımı 2022 yapılacak mı 2022 kadın bekçi maaşları ne kadar?
Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayeti! Yaralanan şoförün annesinden çarpıcı açıklama
Hızır orucu rüyasında evleneceğin kişiyi görme duası okunur mu?